Tarkan Karabel tarafından yazılmış tüm yazılar

Speak & More is Proud To Present Finansbank Project

Türkiyeyi başarıya taşıyan bireysel ve ticari planlara 29 yıldır destek veren Finansbank, yöneticilerinin İş İngilizcesi konuşma ve sunum becerilerini Speak & More ile geliştiriyor!

finansbank

Finansbank, kritik öneme sahip görevlerde bulunan 120 yöneticisi için 4 ay süreyle Speak & More un özel bir gelişim programını uyguluyor. İngilizce etkili konuşma, sunum yapma ve profesyonel e-posta yazma becerilerini uzman eğitmenler nezaretinde geliştiriyorlar. Katılımcılar, yabancı meslektaşlarıyla iş yaparken kendilerini daha rahat ve hazır hissediyorlar.

Gulce Okan

“Önemli görevlerde bulunan yöneticilerimizin yabancı meslektaşları ve iş ortaklarıyla olan temaslarında yüksek kalitede iletişim kurmalarını arzu ediyoruz. 

Bu amaçla, Speak & More ile gerçekleştirilen eğitimlerle yöneticilerin İş İngilizcesi konuşma, sunum ve yazışma becerilerini dünya standartlarında geliştiriyoruz.

Yabancı ortaklı yapımızda yöneticilerimizin İngilizce yapılan toplantılarda meslektaşlarıyla kaliteli iletişim kurmaları öncelik verdiğimiz bir konudur. Profesyonel gelişimi hızlandıran bu popüler programı gerçekleştirmekten ve Speak & More  ile çalışmaktan mutluyuz.”

Gülçe Okan

Manager, Organisational Development and Internal Communications 

 

 

 

 

Usta Bir Konuşmacı Olmanız için 28 Etkili Yöntem

Üst düzey yöneticiler topluluğa hitaben yaptıkları konuşmalarda hedefledikleri grupları etkilemek için aşağıda belirtilen yirmi sekiz adet yöntemi uygulamakta. Acaba, siz bu tekniklerin kaçını kullanıyorsunuz?

Endişe etmenize gerek yok! İyi bir konuşmacı olabilmek için çok sıkıntı çekmek zorunda değilsiniz. Her beceride olduğu gibi burada da kendinizi geliştirebilir ve ustalaşabilirsiniz. Tek yapmanız gereken iyi bir eğitim alarak bolca pratik yapmanız olacaktır.

İşte size, usta bir konuşmacı olmanız için kullanmanız gereken yirmi sekiz etkili yöntem:

  1. İzleyicilerinizi tanıyın. Sizi izleyenlerin kimler olduğunu ve konuşmanızdan neler beklediklerini bilirseniz, hangi konuyu onlarla paylaşacağınızı iyi seçebilir ve insanların istediklerini onlara kolayca verebilirsiniz.
  2. Konuyu doğru belirleyin. Konuşma yapacağınız konuyu seçme özgürlüğünüz varsa, konunun zamanlamasına ve ortama uygunluğuna dikkat etmelisiniz. Konuya ne kadar hâkim olduğunuzu ve izleyicilerin ilgisini de göz önünde bulundurun.
  3. Pratik yaparsanız çok geliştirirsiniz. Her türlü sunumda göz kamaştıran bir duruş sergilemeniz, akıcı ve doğal bir konuşmaya sahip olmanız için çok sayıda prova yapmalısınız. Güçlü konuşmacılar sayısız prova yaparak, kendilerini o ana hazırlarlar.
  4. Odaklanın. Paylaşmak istediğiniz noktalara odaklanın. Konuşma sırasında hedeflediğiniz bu noktaları izleyicilerinizin dikkatine sunun.
  5. Konuşmayı bir yolculuk olarak görmelisiniz. İçeriğinizi hazırlayın, izleyicilerinizi hazırlayın ve sizi dinlerken nereye gitmek istiyorlarsa, onları oraya doğru yönlendirin, liderlik edin.
  6. Dikkatlerini elde edin. Konuşmanıza vurucu bir girişle başlayın. Bu aynı zamanda, mizahi bir yön göstermek için en uygun zamandır. İzleyicilerle göz teması kurun. İzleyicilerin baştan sona sizi görebildiklerinden emin olun.
  7. Güçlendirin ve enerji verin. İzleyicileriniz sizi takip edecektir. Bu nedenle konuşmanız sırasında tutkulu olun, enerji yayın. Söylediklerinizi enerji dolu bir şekilde karşı tarafa geçiremezseniz, izleyicilerinizi heyecanlandıramazsınız.
  8. Saygı Duyun. Sizi izleyenlere saygı duyun. Kaba olmayın ve düşmanca bir tavırla konuşmayın. Her sözünüzde sizi dinleyenlere saygı gösterdiğinizi onlara hissettirin.
  9. Yaşanmış bir olay anlatın. İyi konuşmacılar iyi hikaye anlatıcılarıdır. İzleyenler sizden onlara ders vermenizi istemezler. Harekete geçmek için ilham almak isterler. Öylesine anlatmalısınız ki, izleyiciler anlattığınız hikâyeyi yaşıyormuşçasına sizi dinlemelidir.
  10. Tiyatro yapmayın. Konuşma yapmak rol kesmek değildir! Sahneye önemli bir konuyu izleyicilerin dikkatine sunmak için çıkıyorsunuz. Yapay hareketler ve davranışlar izleyenlerin sizinle aralarına mesafe koymalarına sebep olur. Antipati yaratır.
  11. İnce ayar yapın. Ses tonunuzu ayarlayın. Bu şekilde izleyicilerin sizi takip etmesini kolaylaştırın. Ses tonunu yükseltip, indirerek insanların dikkatlerini üzerinizde tutun.
  12. Vücut lisanınıza dikkat edin. Kendinden emin duruşunuzu koruyun. Omuzlarınız dik ve göz temasınız salondaki izleyici gruplarıyla olsun.
  13. Nefes almayı unutmayın. Önemli fikirleri paylaşmadan önce ve paylaştıktan sonra bir duraklayın. Size çok uzunmuş gibi gelecek sessizlikten korkmayın. İyi bir duraklama, dinleyenlerin anlattıklarınızı tam olarak algılamalarını sağlar.
  14. Göz teması kurun. Gözünüzü sadece bir noktaya dikmeyin. Etrafa bakın ve sizi izleyenleri tarayın. Değişik noktalarda bulunan insanlarla kısa göz temasları kurun.
  15. Görsel malzemeleri akıllıca kullanın. Mesajınızı destekleyen görseller kullanın. Fakat görsellerin hikâyenizin yerini almasına izin vermeyin. Bir slaydı izleyenlere sakın okumayın.
  16. Özgüvenli bir duruş sergileyin. Sinirli ve kendini beğenmiş bir duruş sergilemekten kaçının. Gerekiyorsa maske takmış biri gibi davranın. Kendinize olan güveni izleyenlere gösterin.
  17. Kendiniz olun. Sakın başkalarını taklit etmeyin veya olduğunuzdan daha iyi biriymiş gibi davranmayın. Her yerde nasılsanız, sahnede de öyle olun.
  18. Övünmeyin. Uzmanlığınızı ifade etmek ve izleyenleri harekete geçirecek yaşanmış hikâyeler anlatmak çok etkilidir. Bununla beraber, alçakgönüllülük size övünmekten daha fazlasını kazandırır. Kendiniz hakkında bilgi verirken asla övünme tuzağına düşmeyin.
  19. Kalpten konuşun. Dostlarınızla konuşurcasına kendinizi kalpten ifade edin. Samimi, özgün ve olumlu olun.
  20. Kırılganlık gösterin. İnsan olduğunuzu, sizin de zayıf yönleriniz olduğunu izleyenlerin görmesini sağlayın. İnsanlar sizin de hata yapabildiğinizi gördüklerinde size bağlanmaları daha güçlü olacaktır.
  21. Baskın çıkmayın. Sohbet havasında konuşun, onlara hitap ederken “Ben ne dersem o olur” hissi uyandırmayın.
  22. Anlamlı konuşun. Kısa ve basit cümleler kurun. Acele etmeyin, yavaş ve akıcı bir şekilde konuşun.
  23. Tadında bırakın. İnsanlar saatlerine bakmaya ve yerlerinde duramamaya başlamadan önce konuşmanızı tamamlayın.
  24. Güçlü kapatın. Konuşmayı vurucu ve etkileyici bir noktayla kapatın. Etkileyici bir açılış ve kapanışın en önemli unsurlar olduğunu hatırlayın.
  25. Ulaşılabilir olun. Konuşmanızı tamamladıktan sonra ulaşılabilir olun. Bu şekilde insanlar akıllarındakileri sizinle paylaşabilirler. Böylece, sizi ve fikirlerinizi daha çok sahiplenirler.
  26. Akılda kalın. Ortalama bir konuşmacı veya iyi bir konuşmacı olmanız hak ettiğiniz ilgiyi size sağlamayacaktır. Bu amaçla, akılda kalıcı olmak için çok çalışın. İnsanların kalplerinde ve beyinlerinde yer edinmek için her şeyi yapın.
  27. Geribildirim isteyin. İnsanlardan size samimi geri bildirimler vermelerini isteyin. Prova sırasında ve konuşmadan sonra bu geribildirimleri talep edin. Bu şekilde güçlü yönlerinizi ve gelişime açık yönlerinizi görebilirsiniz ve buna göre konuşmalarınızı geliştirebilirsiniz.
  28. Dinleyin ve öğrenin. Diğer konuşmacıların ve uzmanların seminerlerde ve toplantılarda nasıl performans çıkardıklarını izleyin ve güçlü yönlerine dikkat edin.

 

Turkcell Kardelenler Gelişim Yolculuğu Projesinde görev almaktan gurur duyarız -Speak and More

 

Turkcell’den Kardelenler’e dijital dönüşüm desteği

Turkcell, 16 yıldır sürdürdüğü Türkiye’nin en köklü sosyal sorumluluk projelerinden olan Kardelenler ile kız çocuklarının gelişimine verdiği kesintisiz desteği “Kardelenler Gelişim Yolculuğu” adlı eğitim programı ile yepyeni bir boyuta taşıyor. Bugüne kadar 100 bini aşkın burs ile Kardelenlerin eğitimlerini devam ettirmelerine el veren Turkcell artık gelişim ve kariyer yolculuklarında da üniversiteli Kardelenler’i yalnız bırakmayacak. Bu kapsamda Kardelenler ile tek tek görüşülerek ihtiyaçlarına uygun 2 bini aşkın eğitim içeriğinin yer aldığı bir online eğitim programı oluşturuldu ve eğitimi takip edebilmeleri için tablet ve ücretsiz internet paketleri hediye edildi.

Kurumsal sosyal sorumluluk anlayışı gereği eğitimde fırsat eşitliğini ilke edinenTurkcell, maddi sebeplerle eğitim hakkından mahrum kalan kız çocuklarının meslek sahibi çağdaş bireyler olma yolundaki mücadelesine destek verdiğiKardelenler projesini “dijital dönüşüm” vizyonuyla yeni bir boyuta taşıdı. 2000 yılından bu yana 100 bini aşkın burs vererek maddi desteğe ihtiyaç duyan kız çocuklarının okumasına olanak sağlayan Turkcell, Kardelenler’in kişisel gelişimin ve kariyer yolculuğuna da katkı sağlamak amacıyla “Kardelenler Gelişim Yolcuğu” adlı programı hayata geçirdi. Proje kapsamındaKardelenler mesleki ve kişisel gelişimlerine yönelik 2 binden fazla içeriğin olduğu online eğitim programından faydalanacak. Eğitim programını oluştururken Turkcell Akademi’nin benzersiz içerik ve deneyimi kullanıldı.

Kardelenler’in yönelimlerine göre kariyer gelişimi ve İngilizce desteği

Kardelenler’in ihtiyacına yönelik olarak hazırlanan eğitim programı sayesinde gelişim alanı olarak görülen konulara özel çözümler sunuluyor. Belirlenen özel eğitim içerikleri ile bir çok başlık altında Turkcell, Kardelenler’in kişisel gelişimleri ile kariyer yollarında önayak olup onlara destek olabilecek.

Turkcell’in yüz yüze yaptığı görüşmelerde Kardelenler’in tamamı İngilizce gramer öğrenip konuşamıyor olmaktan şikayetçi olduklarını belirtti. Turkcell de bu alanda gelişimlerini tamamlamaları için Speak&More şirketiyle işbirliğine giderek İngilizce Gelişim Seansları başlığıyla online özel ders fırsatı yarattı. Katılımcıların İngilizce seviyesini ve pratiğini geliştirmek amacıyla oluşturulan program ile Kardelenler, kendi eğitim programlarını kendileri organize edebilecek, eğitmenlerle yüz yüze İngilizce pratiği yapabilecek ve düzenli aralıklarla gelişimlerini özel raporlamalar ile takip edebilecekler.

Öğrencilere tablet ve internet desteği

Kardelenlerin eğitimleri sürekli takip edebilmeleri için programa katılan öğrencilere tablet ve internete ücretsiz bağlanmalarını sağlayacak Teknoloji Paketi hediye edildi. Kardelenler tabletlerini teslim alırken Turkcell yetkilileri ve eğitmenler ile bir araya gelerek Turkcell Akademi’nin oluşturduğu zengin eğitim içeriğine nasıl ulaşacakları konusunda birebir bilgi sahibi oldular ve projeyle ilgili sorularına yanıt aldılar.

Turkcell’de çalışma imkanı

Kardelenler Gelişim Yolculuğu” ile kazanılan yeteneklerin kalıcı olmasını amaçlayan Turkcell, programın bir sonraki aşamasında bu becerilerini geliştirmesi ve doğru yerde kullanabilmesi için çeşitli araçlarla onları değerlendirmeyi ve meslek hayatına atılmaları için yönlendirmeyi planlıyor. Bunun için Kardelenler’in hangi eğitimlere katıldıkları “Online Takip ve Puanlama Sistemi” üzerinden takip edilecek. Kardelenler, aldıkları eğitimlerin ardından “Başarı Skoruna Göre Ödüllendirme” sistemi sayesinde sene sonu başarı puanlarına göre çeşitli eğitim fırsatları yakalayabilecekler. Turkcell ayrıca programı üstün başarıyla tamamlayan öğrencilerine yurt dışında eğitimi koçluk,Turkcell’de ve Turkcell Grup Şirketleri’nde staj ve iş imkaları sunacak.

Kardelenler hakkında:

Turkcell, bugüne kadar 100 bini aşkın burs vererek toplamda 30 bin kız öğrenciyi desteklediği Kardelenler Projesinde çocukların eğitimine destek vermeye devam ediyor. Proje kapsamında lise, üniversite ve engelli öğrencilere burs desteğinin yanı sıra onların eğitim ve meslek edinme süreçlerine katkı sağlayacak özel çalışmalar da yapılıyor.

  • Amaç kadınlara eğitimde, sosyal yaşamda ve kariyerlerinde fırsat eşitliği sağlamak. Kardelenler projesinde, ailelerinin ekonomik yetersizliği nedeniyle öğrenimlerine devam edemeyen kız çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlanması, meslek sahibi, ufku açık bireyler haline gelmeleri amaçlanıyor.
    • Bugüne dek verilen burs sayısı=100 bin
    • Burs verilen kız sayısı=30 bin
    • Kardelenler Projesi, 2010 yılının Mart ayında BM merkezinde düzenlenen panelde örnek proje olarak dünyaya tanıtıldı.

http://medya.turkcell.com.tr/turkcellden-kardelenlere-dijital-donusum-destegi-bulten_8870.html

Poor Writing Skills Are Costing Businesses Billions

More and more businesses are requiring employees to take remedial writing training

Communication is an essential skill for any business, but what’s shocking is how much time and money businesses are spending each year to bring employees up to a basic proficiency level. Writing seems to be one of the skills requiring the most remedial training.

College training: writing gaps persist

It appears that even a college degree doesn’t save businesses from the effects of poor writing skills.

How can businesses spot weak writers early on in a modern workplace that requires employees to send daily emails, write reports, and present at meetings?

Spotting weak writing skills and training employees

Employers are already being proactive about weeding out poor writers from the hiring process.

One of the first places  poor writing skills can be spotted is within the resume and cover letter. For those who do make the cut, some employers are asking potential hires to complete a writing exercise during the interview process to evaluate writing skills before an offer is made.

For current employees whose writing skills need work, training still seems to be the answer. While expensive, most companies can’t afford writing errors that might cost them business in the long-run.

İş Sunumlarınızı Benzersiz Kılmanız İçin 10 Etkili Yöntem

Presentation - Kopya3

Toplantılarda, seminerlerde veya açılışlarda yaptığınız her iş sunumu kariyeriniz için kritik öneme sahiptir. Kişisel markanızın toplum tarafından doğru algılanması, vermek istediğiniz fikir ve ilhamın hedef kitleniz tarafından kolayca alınabilmesi için sunum becerilerinizi geliştirmeniz önemlidir. Bu şekilde, aranan saygın bir profesyonel haline gelirsiniz.

Bugüne kadar yüzlerce profesyonelle yaptığımız sunum becerileri gelişim seanslarında profesyonellerin en fazla sıkıntı duyduğu ortak noktaları tek tek tespit ettik. Yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırmak ve iş sunumlarında benzersiz olabilmek için 10 etkili yöntemi aşağıda sizinle paylaşıyorum.

  1. İzleyicileriniz hakkında araştırma yapın. Sizi izleyecek olan insanları etkilemek istiyorsanız, neleri önemsediklerini, nelerin onları motive ettiğini bilmeniz gerekir.
  2. Muhalif fikirlere yer verin. Sizi izleyenlerin fikirlerinizi eleştirmesine olanak sağlayın. Düşüncelerinizi nasıl tartışabileceklerini sunum içerisinde açıklayın. Muhalif fikirleri dikkate almamak onların yok olacağı anlamına gelmez. İzleyicilerin akıllarının bir köşesinde hep var olacaklardır.
  3. İyi bir hikaye ile başlayın. Açılış hikayeniz herkesi kendine çekebilmeli ve insanların gözünde canlanmalıdır.
  4. Ana mesajınızı 3 defa tekrarlayın. Tekrar hipnotiktir. İnsanların bilinçaltının arzu ettiğiniz yönde tepki vermesini istiyorsanız, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinde mesajınızı tekrar edin.
  5. Defalarca prova edin. Konunun bütününde neleri söyleyeceğinizi biliyorsanız, kelimeleri unutmanıza veya düşüncelerinizin doğru bir sırada gelmeyeceğinden endişe etmenize neden yoktur. Yüksek sesle yapacağınız tekrarlar, düşünce katarlarınızı sıraya koyacak ve kulağa garip gelecek telaffuz hatalarını önceden tespit etmenizi ve düzeltmenizi sağlayacaktır. Sizi dinleyenler düzenli ve içeriklerin birbiriyle uyumlu olduğu güzel bir sunuşun keyfini çıkaracaklardır.
  6. Ezberleyin. Okuma notlarıyla sunum yapmaya çalışan birini gördüğünüzde dinleyiciler ile iletişimi zayıf ve göz teması sürekli kopan bir kişiyi de görürsünüz. Bu durum konuşmacının kendine olan güvenini de sarsar. Her kelimeyi ezberlemek zorunda değilsiniz. Sadece ana konularda akıcı olun ve bunları destekleyen örnekler kullanın.
  7. Göz teması. Karşınızdaki insanın gözlerinin içine bakmıyorsanız onu ikna edemezsiniz. Salondaki herkesin gözüyle temas kurabilmek için salonu bakışlarınızla tarayın.
  8. İyi bir kapanış hikayeniz olsun. Vermek istediğiniz mesajı destekleyen, insanların gözlerinde canlandırmasını sağlayan bir hikayeniz olmalıdır. Kapanışta kısa ve öz olan hikayeler tercih sebebidir. Özgün bir hikayeyi kısaca anlatmanız sizi izleyenlere büyük keyif verecektir. Kapanış hikayenizin beyinden çok kalplere seslenmesi mesajınızın daima hatırlanmasını sağlayacaktır.
  9. Madde madde yazıları insanlara göstermeyin. Çünkü sıkıcıdır. Tweet mesajı gibi kısa cümleleri maddeleştirmek yerine konuyla ilgili görselleri izleyicilerle paylaşın.
  10. Jestlerden destek alın. Kollarınızı vücudunuzun iki yanında birleştirerek sunum yapmanız doğal görünmeyecektir. İzleyenler sizi sinirli ve sıkıntılı olarak algılayacaklardır. İnsanlara güzel hikayeler ve yaşanmışlıklar anlattığınızı unutmayın. El ve kol hareketlerinizi anlattığınız konuyla uyumlu şekilde yönetin. “Küçük” kelimesini telaffuz ederken, elinizin baş ve işaret parmağı arasındaki kısa mesafeyi izleyicilere gösterin. “Büyük” kelimesini ifade ederken, iki elinizi yukarı kaldırın ve havada büyük bir daire çizerek aşağıda ellerinizi kenetleyin.

İş Sunumlarında Hikaye Anlatmanın Gücü (Storytelling)

Bir sunum yaparken hikayeler anlatmak çok başarılı birer dikkat çekicidir. Aslında hikayeler öyle etkileyicidir ki; her sunumun olmazsa olmazlarındandır. Mesajınızın iletimi çeşitli şekillerde yüz yüze iletişimi içeriyorsa, dinleyicilerinizi etkilemek için hikayeleri stratejik birer silah gibi kullanabilirsiniz.

Hikayeler, büyük resmi ve kazanç kanıtlarını gösterebilmeniz ya da itirazlarla başa çıkabilmeniz için kullanılmalıdır. Aslında en iyi mesajlar, baştan sona ilgi uyandırıcı olan bir hikayeyi atlatanlardır.

Hikayenin Gücü

Peki, hikaye anlatmak gibi zararsız bir hareket nasıl olur da dinleyicileriniz üzerinde böylesi inanılmaz etkiler bırakabilmektedir? Bizler yetişkin ve rasyonel insanlarız fakat bir film izlediğimizde üzüntü ya da korku hissedebiliriz ve hatta kendimizi daha da kaptırabilir ve gözyaşlarına boğulabiliriz. Bunun aslında kurgu olduğunu biliriz. Kahramanlar gerçekten ölmemiştir; o küçük çocuk anne ve babasını kaybetmemiştir, ama yine de ağlarız.

Beynimizin rasyonel kavramlarla ilgili bölümü gerçekte bir şey olmadığının farkında iken gerçek patron olan eski beyin, ilkel seviyedeki zekasıyla gerçeklik ve iyi anlatılmış bir hikaye arasındaki farkı ayırt edememektedir. Bu nedenle, beynimiz gözlerimizin yaşla dolmasına yol açan bir hormon selini salıvermektedir.

İyi hikayeler beyin ve bilinçaltımız üzerinde herhangi bir rasyonel durumdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, mutlaka hikayeler anlatın!  İyi hikayeler bir kavramı görsel ve somut hale getirir. Hikayeler, dikkat çekip duyguları canlandırmak için çok güçlü bir yoldur. Dinleyicilerin fayda bulduğu noktaların altını çizerek, yol gösterirler. İtiraz veya karşı koyma olmaksızın mesajınızı onlara ulaştırmanıza yardımcı olurlar.

Anlamlı ve iyi anlatılmış bir hikayeye paha biçilemez.  Öyleyse sunumlarda neden çok az hikayeyle karşılaşıyoruz? Gerçek sorun şu ki; kimse gerçekten nasıl hikaye anlatacağını bilmiyor. Ne yazık ki hikaye anlatmak iş dünyasındaki birçok kişinin eğitimini almadığı bir sanattır. İyi haberse, hikaye anlatma becerisinin eğitimle kolayca geliştirilebileceğidir. PowerPoint sunumunuzun iyi bir mesaj verdiğine inanabilirsiniz. Fakat gerçek şu dur ki; sunumunuz aslında dinleyicilerinizi mutlu etmekten uzak sıradan sarı sayfalara benzemektedir.

Heyecan Verici Bir Hikaye Nasıl Oluşturulur

Bir sunum içerisinde iyi bir hikaye oluşturmak ve izleyicileri etkiniz altına almak için aşağıdakileri yapmanız gerekir:

  1. Anlattıklarınızın gerçekte olduğuna beyni inandıracak; görsel ve işitsel bileşenleri kullanarak duygusal etkilerle dolu bir dünya yaratın.
  2. Anlattığınız hikayeyle karşınızdaki kişilerin dünyasını açık bir şekilde bağdaştırın: Hikayenizi neden önemsesinler?
  3. Hikayenizin bir amacı olduğuna ve dinleyicilerle bir bağlantı kurduğuna emin olun. Bağlantıyı kurma işini onlara bırakmayın. Amacı olmayan bir hikaye, anlaşılmayan bir şaka gibidir. Boşa zaman harcamaktır.
  4. Hikaye kişisel olsun. “Bir kadın iş görüşmesine gitti” demeyin. “Lale iş görüşmesine gitti” deyin.
  5. Hikayenizin başkahramanı siz olmayın. Kendinizi abartılı anlatmaya başladığınızda insanların dikkatini kaybedeceğinizi bilin.
  6. Hikayenize tutku katın. Hikayeyi gerçekten yaşadığınızı ya da tecrübe ettiğinizi kanıtlayacak detaylar ekleyin. İnsanların beynini etkileyecek ve onların kendilerine hikayede bir yer bulmalarına yardımcı olacak duygusal izlenimler yaratın.
Başarı Faktörleri 

Hikayenizin vurucu etkisi iki faktöre bağlıdır:

  1. İçeriğiniz
  2. Onu nasıl sunduğunuz

Dinleyicilerinizi etkileyip çok geç olmadan hemen bugün arzu ettiğiniz yönde harekete geçmelerini sağlamak istiyorsanız, her iki alanda da kendinizi mükemmelleştirmelisiniz. Onların olayı gözlerinde canlandırmaları ve empati kurmalarını sağladığınızda; dinleyicileriniz üzerinde maksimum etki yaratmanız mümkün olur.

Zamanının en iyi Avukatlarından olan Moe Levine hikaye anlatımında, Hakimler ve Jüri üyelerinin kendi müvekkillerine empati göstermesini sağlamada gelişmiş bir beceriye sahipti.

Bir trafik kazasında her iki kolunu da kaybeden bir müvekkilli için tazminat davasının duruşmasında, Levine, mahkemeyi ve jüriyi çok şaşırtan bir şey yaptı. Uzun kapanış konuşmalarına alışık olan mahkeme üyelerini kısa ve duygusal olan yıkıcı bir görüntüyle baş başa bıraktı:

“Bildiğiniz gibi, yaklaşık bir saat önce öğle yemeği arası verdik. Mübaşir’in gelip sizi bir grup olarak, jüri odasında hazırlanan yemeğe götürdüğünü gördüm. Savunma Avukatı Mr. Horowitz’in müvekkiliyle birlikte öğle yemeğine gittiğini de gördüm. Ben de tabi ki kendi müvekkilime dönerek “Neden birlikte bir şeyler yemiyoruz?” diye ona sordum. Cadde’nin karşısındaki küçük lokantaya giderek biz de yemek yedik. (Fark edilen bir duraksama). Bayanlar ve Baylar müvekkilim Harold ile birlikte öğle yemeği yedim. Kolları olmadığı için o ise bir köpek gibi tabağını yalayarak yemek zorunda kaldı. Başka bir sözüm yok. Teşekkür ederim.”

Avukat Moe Levine, New York Eyalet mahkemesi tarihindeki en büyük tazminat davalarından bir tanesini bu şekilde kazanmıştır.

Sunumlarda anlatacağınız sıra dışı hikayelerle siz de izleyenlere arzu ettiğiniz yönde kararlar aldırmak isterseniz Speakandmore Presentation & Storytelling Workshoplarına katılabilirsiniz.

Tarkan Karabel

Uzman Eğitmen

How to Become a Great Business Storyteller?

We tell stories to our coworkers and peers all the time to persuade them to support our projects, to explain to an employee how he might improve or to inspire a team that is facing challenges. It’s an essential skill, but what makes a compelling story in a business context? And how can you improve your ability to tell stories that persuade?

Current Situation

In our information saturated age, business leaders “won’t be heard unless they’re telling stories. Facts and figures and all the rational things that we think are important in the business world actually don’t stick in our minds at all. On the contrary, stories create sticky memories by attaching emotions to things that happen. That means leaders who can create and share good stories will have a powerful advantage over others. Fortunately, everyone has the ability to become a better storyteller. It can be taught and learned. Here’s how to use business storytelling to your benefit.

Start with a message 

Every storytelling exercise should begin by asking: Who is my audience and what will be the message? What do I want to share with them? Each decision about your story should flow from those questions. What is the core moral that I am trying to implant in my team? For instance, if your team is behaving as if the failure is not an option, you might decide to impart the message that failure is actually the brother of success. Or if you are trying to convince senior leaders to take a risk by supporting your project, you could convey that most companies are built on taking smart risks. First settle on your ultimate message; then you can figure out the best way to illustrate it.

Use your own experiences

The best business storytellers look to their own memories and life experiences for ways to illustrate their message. What events in your life make you believe in the idea you are trying to share? Think of a moment in which your own failures led to success in your career, or a lesson that a parent or mentor imparted. Any of these things can be interesting emotional entry points to a story. There may be a tendency not to want to share personal details at work, but anecdotes that illustrate struggle, failure, and barriers overcome are what make leaders appear authentic and accessible. The key is to show your vulnerability.

Don’t make yourself the hero

Don’t make yourself the star of your own story. A story about your  dream office or your achieved business contracts  is not going to move your employees. You can be a central figure but the ultimate focus should be on people, lessons you’ve learned or events you’ve witnessed. Whenever possible, you should endeavor to make the audience or employees the hero. It increases their engagement and willingness to buy in to your message.

One of the main reasons we listen to stories is to create a deeper belief in ourselves. But when the storyteller talks about how great they are, the audience shuts down automatically.  The more you celebrate your own decisions, the less likely your audience will connect with you and your message.

Focus on a struggle

A story without a challenge simply isn’t very interesting. Good storytellers understand that a story needs conflict. Is there a competitor that needs to be bested? A market challenge that needs to be overcome? A change-resistant industry that needs to be transformed? Don’t be afraid to suggest the road ahead will be difficult. We actually like to be told it’s going to be hard. Smart leaders tell employees: “This is going to be tough. But if we all pull together and hang in there, we’ll achieve something amazing in the end.”

A well-crafted story embedded with that kind of a rallying cry means you don’t have to demand change or effort. People will become your partners in change because they want to be part of the journey.

Simple is the best

Not every story you tell has to be a surprising. Some of the most successful and memorable stories are relatively simple and straightforward. Don’t let needless details to detract from your core message. Work from the principle that “less is more”. One of the biggest mistakes you can make is putting in too much detail. Don’t tell your audience what day of the week it was, for instance, or what shoes you were wearing if it doesn’t advance the story in an artful way. But transporting your audience with a few interesting, well-placed details like how you felt, the expression on a face, can help immerse your listeners and drive home your message.

Practice makes perfect

Storytelling is a real art form that requires repeated effort to get right. Practice with friends, loved ones, and trusted colleagues to hone your message into the most effective and efficient story. And remember that the rewards can be immense. Stories are the original viral tools. Once you tell a very compelling story, the first thing someone does is to think, “Who can I can tell this story to?”So, for the extra five minutes you spend encoding a leadership communication in a story, you’re going to see returns that last for months and maybe even years.

To join our business storytelling workshops, you can always contact us

How to Write Effective Content in English

ContentEffective content is writing that engages and -most of all- achieves your business goals, such as closing sales, getting appointments, etc. It’s the content that people actually willing to read.

 

  1. Write for your target audience, not for yourself. Use the language they understand and address what’s important to them (more than what’s important to you). Speak to them and their needs. Provide answers to questions or concerns they may have.
  2. Stories are more interesting and memorable than cold facts and figures. Write like the human being you are, not like a business robot.
  3. Focus on headings.Eighty percent of people read all the headlines, whereas only 20 percent read all the content on a page. Know that regardless of how good your content is, most people will scan it quickly, hunting for what they want. Make the hunting easy with great headlines.
  4. Summarize any important points or conclusions right at the start of a page. In case people stop reading there, they can still get the idea of it.
  5. One page = one focus. After someone reads any page, what should he or she do? Be clear about the next step through forms, links, buttons, or any type of call to action. Examples: Buy your product, sign up for your mailing list, read another related article, or leave a comment. Pick one next-step action, but not all of them.
  6. Don’t focus on selling. Honesty works, as does teaching or simply explaining how something works. Focus on the benefits to your audience, not on the features.
  7. Become a curator, not a collector of words.Edit, Edit & Edit. Cut as much as possible. Bother only with getting your point across clearly.
  8. Provide proof. Can you back up your claims with testimonials? Use case studies, real-world examples, success stories, or even embedded tweets from your audience that praise your work/product.
  9. Be 100 percent technically correct. No grammar issues, passive voice, or spelling mistakes.

The most important point is: Write with true passion for what you do.Show your enthusiasm for how your business helps your customers. Show your readers why you care about them and they’ll care about what you do in return.

İş Sunumlarında Hikaye Anlatmanın Sihiri

Konferans salonunda elli kişi oturmuş sizi bekliyor. Hepsi de bölümünüzde size bağlı çalışanlar. Onlara hitap etme vaktiniz geldi. Sahnenin ortasına kadar geliyor ve “Herkese merhaba!” diyorsunuz. Azim ve çalışkanlıkları için onlara teşekkür ediyor ve hemen bir hikaye anlatmaya girişiyorsunuz. Birden tüm hareketleriniz değişiyor. Hikayeyi anlatırken bir tiyatrocu gibi olayı yaşamaya başlıyorsunuz. İnsanlar sıkılmış bir şekilde birbirine bakıp sizi izliyor. Hikaye bittiğinde normal modunuza geri dönüyorsunuz. Herkesin aklında tek bir soru kalıyor: “Lider, biraz önce  sahnede ne yapmak istedi?”

Bunun gibi örneklere kariyerimizde birçok kere şahit olduk. Kesinlikle herkes için can sıkıcı bir durumdur. Sunum yapan insanların sıklıkla düştüğü hata, bir hikaye anlatırken onu dramatize etme ihtiyacı duymalarıdır. Sunumun akışının dışına çıkarak ve farklı bir vücut lisanı kullanarak hikayeyi anlatmalarıdır. Halbuki, etkileyici bir hikaye büyüleyicidir ve iyi hikayenin sunum içerisinde farkına varılması güçtür.

Hikaye Anlatma Sanatı

Başarılı iletişimciler topluluklarla bir sohbet havasında konuşurlar. Arkadaş ortamlarında yapılan keyifli sohbetlerdeki gibi, hikayeler ve konular arasındaki geçişler fark edilmez. Eğer, hikaye anlatımı konusunda eğitim almadıysanız bu geçişleri fark etmeniz mümkün olmaz.

Bir sunum eğitimimiz sırasında, gündelik hikayelerin öneminden ve günümüz iş liderlerinin bu hikayeleri iş dünyasındaki olayları tasvir ederken nasıl kullandığından bahsederken, katılımcılardan bir tanesi bu konuda anlatacak bir hikayesi olduğunu belirterek söz istedi. Kendisi bir ilaç firmasında bölüm yöneticisi olarak çalışmaktaydı. Bir gün ekibine bölümde yapılacak olan bütçe ve yetki kısıtlamaları hakkında açıklama yapmak zorunda kalır. Açıklaması bittiğinde çalışanlar isyan eder vaziyete gelir. Yapılanın yanlış olduğu, bu şekilde başarılı olmanın nasıl mümkün olacağı, diğer bölümlerde aynı miktarda neden kesinti olmadığı gibi sıkıntılı sorularla kendisini sıkıştırırlar. Ekip Yöneticisi, değişim için takım üyelerinin desteğini alamadığı için üzgün bir şekilde masasına geri döner.

Kısa bir süre sonra, şirket sahibinin de katıldığı bir toplantıda benzer bir konuşmayı şirket sahibinin daha geniş bir gruba nasıl yaptığını izler. Şirket Sahibi kısaca şunları söyler:  “Değerli Arkadaşlar, bir süredir evimin banyosunu yenilemek için uğraşıyorum. Geçenlerde, ben ve eşim mimarla masaya oturarak, hayalini kurduğumuz ve tarifini mimara verdiğimiz özel banyonun bütçesini konuşmaya başladık. Mimarın önümüze koyduğu fiyat teklifini görünce, sandalyeden düşüyorduk. İtiraf etmeliyim, çok hayal kırıklığı yaşadım. Bu bütçeyi sağlamamız mümkün değildi. İlk şoku atlattıktan sonra, eski banyomuzla yaşayabileceğimize karar verdik.”

Sonra da konuyu bölümlerde yaşanan bütçe ve yetki kesintilerine getirir: “Aslına bakarsanız, benzer bir durumla burada da karşı karşıyayız. Harcama bütçemiz kesintiye uğradı ama buna rağmen yılın başında belirlediğimiz şirket ciro hedeflerine nasıl ulaşacağımızın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Kolay olmayacağını çok iyi biliyorum ama sizlere güveniyorum.” Konuşmasını bitirdiğinde herkes başını onaylar şekilde sallar. Salondaki insanlarda bu durumla başa çıkabilmek için çelikten bir azim oluşur. Ekip Yöneticimiz gözlerine inanamaz.

İlginç olan durum, bu konuşmaya şahit olan ve bizimle paylaşan ekip yöneticisinin, şirket sahibinin o günkü konuşmada bir hikaye anlattığını bugüne kadar fark etmemiş olmasıdır. Speak & More Storyelling Workshop’u sırasında bunun bir hikaye anlatımı olduğunu görmüş ve hikayelerin öneminin farkına varmıştır. Yukarıdaki örnek, iyi bir hikayenin anlatım içerisinde nasıl görünmez olabildiğini bizlere gösterir.

Ses Tonu & Vücut Lisanı

Eğitimlerde her zaman bana soruyorlar: İyi bir hikaye anlatmanın en kolay yolu nedir diye. Bazı insanlar vucut lisanımız nasıl olmalı diye merak ediyor. Diğerleri çok mu monoton konuşuyoruz diye endişe ediyorlar.  Herkese aynı şeyi söylüyorum. Bu konu üzerinde aşırı kafa yormanıza gerek yoktur. Bir hikaye anlatırken “stand up” yapmak yerine onu gayet normal bir şekilde yaşarcasına anlatmalısınız. Bunu yaparken de el kol hareketlerinizde ve kullandığınız ses tonunda abartılı olmaktan kaçınmalısınız. İş ortamlarında kısa hikayelere odaklanmanın daha iyi olduğunu ifade etmek isterim. Basit, hayata dair, yaşanmışlıklar insanların aradığı yegâne dikkat çekicilerdir.

Eğitimlere katılanlara, anlatacak bir hikaye bulduklarında hemen bizimle paylaşmalarını ve bu hikayenin gerçek ve yaşanmış bir hikaye olduğuna inanarak anlatmalarını istiyoruz. Bu şekilde anlattıklarında duygu ve heyecanı izleyicilere geçirmelerini izlemek çok keyifli oluyor.  Hikayeyi anlatan insanların gözünde kıvılcımlar çakmaya ve sesleri değişmeye başlıyor, vücut hareketleri hikayeye uyumlu hale geliyor.

Sizi izleyenler, anlattıklarınızı gözlerinde canlandırdıklarında, duygu ve heyecan transferini gerçekleştirmeniz ve arzu ettiğiniz mesajı vermeniz mümkün oluyor. İyi hikayeler duyguları her zaman harekete geçirir. Asla unutmamanız gereken nokta, hikaye anlatmanın bir sahne performansı olmadığıdır. En iyisi doğal davranmak ve çok zorlamamaktır.

Başlarken Dikkat

Aslında, hikaye sözcüğü tek başına kullanıldığında iş hayatında hoş karşılanmamaktadır.  İş yapış tarzından hoşlanmadığımız kişilere: “Bize hikaye anlatıyor” dediğimiz zamanlar vardır.

Şirket Yöneticisinin kürsüye gelip, şimdi size bir hikaye anlatacağım diye başladığı örnekler sayısızdır. Eğer, izleyiciler arasında olsaydınız ne düşünür, ne hissederdiniz? Bunu katılımcılara sorduğumuzda: “Aman ben almayayım”diyorlar. Hissettiklerini bize şu şekilde ifade ediyorlar: “Hadi bakalım başlıyoruz gene hikayelere”, “Bizi çocuk gibi uyutma peşindeler”, “Hemen konuya gel de işimize bakalım”, “Gene neler çıkartacak şapkadan acaba”.

Şimdi aynı sahneyi yeniden hayal etmenizi istiyorum. Bu sefer, yönetici kürsüye geliyor ve konuşmasına şu şekilde başlıyor:  “Birkaç hafta önce çok önemli bir olay oldu. Bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Bu durum işimizi doğrudan etkileyecektir.” Bunu duyduğunuz anda ne düşünürsünüz? Birçok kişi böyle bir girişi duyduğunda, hemen son durumu öğrenmek için sabırsızlanmaya başlar, lideri dinlemek için dikkat kesilir.

Her iki durumda da lider bir hikaye anlatacaktır. Fakat, ilkinde izleyiciler hikaye kelimesini duyduklarında konuya olan tüm dikkatlerini yitirirler. Buna sebep olan da hikaye sözünün bizlere negatif bir çağrışım yapmasıdır. Yetişkinler olarak bize hikaye anlatılmasından hoşlanmayız. İşin daha da kötüsü, şimdi güzel bir hikaye dinleyeceksiniz sözünden hiç ama hiç hoşlanmayız.

Gelişim programlarımıza katılan liderlere hikayeye girerken çok dikkatli olmaları gerektiğine sürekli vurgu yapıyoruz. Yaşanmış bir olayı, bir deneyimi anlatın diyoruz. Hikayenin içine atlarken bir zaman belirteci mutlaka kullanmalarını istiyoruz. Mesela: “Bir Ay evvel, Gebze Fabrika’ya gitmiştim…..” Unutmamanız gereken nokta, insanların hikaye dinlemeyi çok sevdiğidir. Onların beğenmediği şey, birazdan kendilerine hikaye anlatılacağının veya anlatılmakta olduğunun söylenmesidir.

Birçok İş Lideri hikaye anlatımına büyük önem vermekte ve kesinlikle doğru yapmaktadırlar. Lakin, bunu yaparken basit hatalar yaparak izleyicilerin dikkatini kaybetmemeli ve onları harekete geçirme fırsatını kaçırmamalıdırlar.

Çiğdem Karabel

Sunum Becerileri Uzmanı