Etiket arşivi: iş amaçlı hikaye nasıl anlatılır

İş Dünyasında Hikayenin Gücü _Kitap

 

“Business Storytelling” eğitmenimiz Tarkan Karabel’in kitabı çıkmıştır!

Bir iş lideri olarak ekiplerinize ilham vermekte, onları heyecanlandırmakta ve hedeflediğiniz yönde harekete geçirmekte zorlanıyor musunuz?

Yaptığınız iş sunumları ve satış görüşmeleri hedefine ulaşmıyor mu?

Şirket içi toplantılarda ve seminerlerde sizi dinleyenler üzerinde yeterli tesiri bırakamıyor musunuz?

Öyleyse size güzel bir haberimiz var. Göz gezdirdiğiniz bu kitap hikâyelerin gizemli gücünden faydalanarak iş dünyasında hedeflerinize ulaşmanız, çalışanlarınızın ve müşterilerinizin hayranlığını kazanabilmeniz için size rehber olacaktır.

Bu e-kitapta anlatılan teknikleri uygulamaya ve hikâyelerinizi anlatmaya başladığınızda, iletişim becerilerinizle zirveye ulaşacak ve tutulamaz bir güç haline geleceksiniz.

Hikâye anlatmanın sihirli dünyasında size rehberlik etmek için biz hazırız. Siz de hazır mısınız?

“İş Dünyasında Hikayenin Gücü” iki yıl süren kapsamlı araştırma ve birçok uykusuz gece sonunda ortaya çıkmıştır. Bir iş lideri olarak iletişim becerilerinizi geliştirmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.

İÇİNDEKİLER

  1. İş amaçlı hikâye anlatıcılığı nedir? Neden anlatılmalıdır?
  2. İş amaçlı hikâye anlatmanın önemi
  3. Hikâyelerinizi oluşturun
  4. Farklı hikâye biçimleri
  5. Hikâyeler nasıl dikkat çeker?
  6. Hikâyeleri oluşturan yapı taşları
  7. Hikâyeleriniz göz kamaştırsın
  8. Hikâyelerinizi prova etmek ve sunmak
  9. Hikâyelerinizi ortaya çıkarın ve paylaşın
  10. Şimdi sıra sizde

İş Hayatında Hikaye Anlatmanın Gücü

Bir sunum yaparken hikayeler anlatmak çok başarılı birer dikkat çekicidir. Aslında hikayeler öyle etkileyicidir ki; her sunumun olmazsa olmazlarındandır. Mesajınızın iletimi çeşitli şekillerde yüz yüze iletişimi içeriyorsa, dinleyicilerinizi etkilemek için hikayeleri stratejik birer silah gibi kullanabilirsiniz.

Hikayeler, büyük resmi ve kazanç kanıtlarını gösterebilmeniz ya da itirazlarla başa çıkabilmeniz için kullanılmalıdır. Aslında en iyi mesajlar, baştan sona ilgi uyandırıcı olan bir hikayeyi atlatanlardır.

Hikayenin Gücü

Peki, hikaye anlatmak gibi zararsız bir hareket nasıl olur da dinleyicileriniz üzerinde böylesi inanılmaz etkiler bırakabilmektedir? Bizler yetişkin ve rasyonel insanlarız fakat bir film izlediğimizde üzüntü ya da korku hissedebiliriz ve hatta kendimizi daha da kaptırabilir ve gözyaşlarına boğulabiliriz. Bunun aslında kurgu olduğunu biliriz. Kahramanlar gerçekten ölmemiştir; o küçük çocuk anne ve babasını kaybetmemiştir, ama yine de ağlarız.

Beynimizin rasyonel kavramlarla ilgili bölümü gerçekte bir şey olmadığının farkında iken gerçek patron olan eski beyin, ilkel seviyedeki zekasıyla gerçeklik ve iyi anlatılmış bir hikaye arasındaki farkı ayırt edememektedir. Bu nedenle, beynimiz gözlerimizin yaşla dolmasına yol açan bir hormon selini salıvermektedir.

İyi hikayeler beyin ve bilinçaltımız üzerinde herhangi bir rasyonel durumdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, mutlaka hikayeler anlatın!  İyi hikayeler bir kavramı görsel ve somut hale getirir. Hikayeler, dikkat çekip duyguları canlandırmak için çok güçlü bir yoldur. Dinleyicilerin fayda bulduğu noktaların altını çizerek, yol gösterirler. İtiraz veya karşı koyma olmaksızın mesajınızı onlara ulaştırmanıza yardımcı olurlar.

Anlamlı ve iyi anlatılmış bir hikayeye paha biçilemez.  Öyleyse sunumlarda neden çok az hikayeyle karşılaşıyoruz? Gerçek sorun şu ki; kimse gerçekten nasıl hikaye anlatacağını bilmiyor. Ne yazık ki hikaye anlatmak iş dünyasındaki birçok kişinin eğitimini almadığı bir sanattır. İyi haberse, hikaye anlatma becerisinin eğitimle kolayca geliştirilebileceğidir. PowerPoint sunumunuzun iyi bir mesaj verdiğine inanabilirsiniz. Fakat gerçek şu dur ki; sunumunuz aslında dinleyicilerinizi mutlu etmekten uzak sıradan sarı sayfalara benzemektedir.

Heyecan Verici Bir Hikaye Nasıl Oluşturulur

Bir sunum içerisinde iyi bir hikaye oluşturmak ve izleyicileri etkiniz altına almak için aşağıdakileri yapmanız gerekir:

  1. Anlattıklarınızın gerçekte olduğuna beyni inandıracak; görsel ve işitsel bileşenleri kullanarak duygusal etkilerle dolu bir dünya yaratın.
  2. Anlattığınız hikayeyle karşınızdaki kişilerin dünyasını açık bir şekilde bağdaştırın: Hikayenizi neden önemsesinler?
  3. Hikayenizin bir amacı olduğuna ve dinleyicilerle bir bağlantı kurduğuna emin olun. Bağlantıyı kurma işini onlara bırakmayın. Amacı olmayan bir hikaye, anlaşılmayan bir şaka gibidir. Boşa zaman harcamaktır.
  4. Hikaye kişisel olsun. “Bir kadın iş görüşmesine gitti” demeyin. “Lale iş görüşmesine gitti” deyin.
  5. Hikayenizin başkahramanı siz olmayın. Kendinizi abartılı anlatmaya başladığınızda insanların dikkatini kaybedeceğinizi bilin.
  6. Hikayenize tutku katın. Hikayeyi gerçekten yaşadığınızı ya da tecrübe ettiğinizi kanıtlayacak detaylar ekleyin. İnsanların beynini etkileyecek ve onların kendilerine hikayede bir yer bulmalarına yardımcı olacak duygusal izlenimler yaratın.
Başarı Faktörleri 

Hikayenizin vurucu etkisi iki faktöre bağlıdır:

  1. İçeriğiniz
  2. Onu nasıl sunduğunuz

Dinleyicilerinizi etkileyip çok geç olmadan hemen bugün arzu ettiğiniz yönde harekete geçmelerini sağlamak istiyorsanız, her iki alanda da kendinizi mükemmelleştirmelisiniz. Onların olayı gözlerinde canlandırmaları ve empati kurmalarını sağladığınızda; dinleyicileriniz üzerinde maksimum etki yaratmanız mümkün olur.

Zamanının en iyi Avukatlarından olan Moe Levine hikaye anlatımında, Hakimler ve Jüri üyelerinin kendi müvekkillerine empati göstermesini sağlamada gelişmiş bir beceriye sahipti.

Bir trafik kazasında her iki kolunu da kaybeden bir müvekkilli için tazminat davasının duruşmasında, Levine, mahkemeyi ve jüriyi çok şaşırtan bir şey yaptı. Uzun kapanış konuşmalarına alışık olan mahkeme üyelerini kısa ve duygusal olan yıkıcı bir görüntüyle baş başa bıraktı:

“Bildiğiniz gibi, yaklaşık bir saat önce öğle yemeği arası verdik. Mübaşir’in gelip sizi bir grup olarak, jüri odasında hazırlanan yemeğe götürdüğünü gördüm. Savunma Avukatı Mr. Horowitz’in müvekkiliyle birlikte öğle yemeğine gittiğini de gördüm. Ben de tabi ki kendi müvekkilime dönerek “Neden birlikte bir şeyler yemiyoruz?” diye ona sordum. Cadde’nin karşısındaki küçük lokantaya giderek biz de yemek yedik. (Fark edilen bir duraksama). Bayanlar ve Baylar müvekkilim Harold ile birlikte öğle yemeği yedim. Kolları olmadığı için o ise bir köpek gibi tabağını yalayarak yemek zorunda kaldı. Başka bir sözüm yok. Teşekkür ederim.”

Avukat Moe Levine, New York Eyalet mahkemesi tarihindeki en büyük tazminat davalarından bir tanesini bu şekilde kazanmıştır.

Tarkan Karabel

Uzman Eğitmen

İş Sunumlarında Hikaye Anlatmanın Gücü (Storytelling)

Bir sunum yaparken hikayeler anlatmak çok başarılı birer dikkat çekicidir. Aslında hikayeler öyle etkileyicidir ki; her sunumun olmazsa olmazlarındandır. Mesajınızın iletimi çeşitli şekillerde yüz yüze iletişimi içeriyorsa, dinleyicilerinizi etkilemek için hikayeleri stratejik birer silah gibi kullanabilirsiniz.

Hikayeler, büyük resmi ve kazanç kanıtlarını gösterebilmeniz ya da itirazlarla başa çıkabilmeniz için kullanılmalıdır. Aslında en iyi mesajlar, baştan sona ilgi uyandırıcı olan bir hikayeyi atlatanlardır.

Hikayenin Gücü

Peki, hikaye anlatmak gibi zararsız bir hareket nasıl olur da dinleyicileriniz üzerinde böylesi inanılmaz etkiler bırakabilmektedir? Bizler yetişkin ve rasyonel insanlarız fakat bir film izlediğimizde üzüntü ya da korku hissedebiliriz ve hatta kendimizi daha da kaptırabilir ve gözyaşlarına boğulabiliriz. Bunun aslında kurgu olduğunu biliriz. Kahramanlar gerçekten ölmemiştir; o küçük çocuk anne ve babasını kaybetmemiştir, ama yine de ağlarız.

Beynimizin rasyonel kavramlarla ilgili bölümü gerçekte bir şey olmadığının farkında iken gerçek patron olan eski beyin, ilkel seviyedeki zekasıyla gerçeklik ve iyi anlatılmış bir hikaye arasındaki farkı ayırt edememektedir. Bu nedenle, beynimiz gözlerimizin yaşla dolmasına yol açan bir hormon selini salıvermektedir.

İyi hikayeler beyin ve bilinçaltımız üzerinde herhangi bir rasyonel durumdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, mutlaka hikayeler anlatın!  İyi hikayeler bir kavramı görsel ve somut hale getirir. Hikayeler, dikkat çekip duyguları canlandırmak için çok güçlü bir yoldur. Dinleyicilerin fayda bulduğu noktaların altını çizerek, yol gösterirler. İtiraz veya karşı koyma olmaksızın mesajınızı onlara ulaştırmanıza yardımcı olurlar.

Anlamlı ve iyi anlatılmış bir hikayeye paha biçilemez.  Öyleyse sunumlarda neden çok az hikayeyle karşılaşıyoruz? Gerçek sorun şu ki; kimse gerçekten nasıl hikaye anlatacağını bilmiyor. Ne yazık ki hikaye anlatmak iş dünyasındaki birçok kişinin eğitimini almadığı bir sanattır. İyi haberse, hikaye anlatma becerisinin eğitimle kolayca geliştirilebileceğidir. PowerPoint sunumunuzun iyi bir mesaj verdiğine inanabilirsiniz. Fakat gerçek şu dur ki; sunumunuz aslında dinleyicilerinizi mutlu etmekten uzak sıradan sarı sayfalara benzemektedir.

Heyecan Verici Bir Hikaye Nasıl Oluşturulur

Bir sunum içerisinde iyi bir hikaye oluşturmak ve izleyicileri etkiniz altına almak için aşağıdakileri yapmanız gerekir:

  1. Anlattıklarınızın gerçekte olduğuna beyni inandıracak; görsel ve işitsel bileşenleri kullanarak duygusal etkilerle dolu bir dünya yaratın.
  2. Anlattığınız hikayeyle karşınızdaki kişilerin dünyasını açık bir şekilde bağdaştırın: Hikayenizi neden önemsesinler?
  3. Hikayenizin bir amacı olduğuna ve dinleyicilerle bir bağlantı kurduğuna emin olun. Bağlantıyı kurma işini onlara bırakmayın. Amacı olmayan bir hikaye, anlaşılmayan bir şaka gibidir. Boşa zaman harcamaktır.
  4. Hikaye kişisel olsun. “Bir kadın iş görüşmesine gitti” demeyin. “Lale iş görüşmesine gitti” deyin.
  5. Hikayenizin başkahramanı siz olmayın. Kendinizi abartılı anlatmaya başladığınızda insanların dikkatini kaybedeceğinizi bilin.
  6. Hikayenize tutku katın. Hikayeyi gerçekten yaşadığınızı ya da tecrübe ettiğinizi kanıtlayacak detaylar ekleyin. İnsanların beynini etkileyecek ve onların kendilerine hikayede bir yer bulmalarına yardımcı olacak duygusal izlenimler yaratın.
Başarı Faktörleri 

Hikayenizin vurucu etkisi iki faktöre bağlıdır:

  1. İçeriğiniz
  2. Onu nasıl sunduğunuz

Dinleyicilerinizi etkileyip çok geç olmadan hemen bugün arzu ettiğiniz yönde harekete geçmelerini sağlamak istiyorsanız, her iki alanda da kendinizi mükemmelleştirmelisiniz. Onların olayı gözlerinde canlandırmaları ve empati kurmalarını sağladığınızda; dinleyicileriniz üzerinde maksimum etki yaratmanız mümkün olur.

Zamanının en iyi Avukatlarından olan Moe Levine hikaye anlatımında, Hakimler ve Jüri üyelerinin kendi müvekkillerine empati göstermesini sağlamada gelişmiş bir beceriye sahipti.

Bir trafik kazasında her iki kolunu da kaybeden bir müvekkilli için tazminat davasının duruşmasında, Levine, mahkemeyi ve jüriyi çok şaşırtan bir şey yaptı. Uzun kapanış konuşmalarına alışık olan mahkeme üyelerini kısa ve duygusal olan yıkıcı bir görüntüyle baş başa bıraktı:

“Bildiğiniz gibi, yaklaşık bir saat önce öğle yemeği arası verdik. Mübaşir’in gelip sizi bir grup olarak, jüri odasında hazırlanan yemeğe götürdüğünü gördüm. Savunma Avukatı Mr. Horowitz’in müvekkiliyle birlikte öğle yemeğine gittiğini de gördüm. Ben de tabi ki kendi müvekkilime dönerek “Neden birlikte bir şeyler yemiyoruz?” diye ona sordum. Cadde’nin karşısındaki küçük lokantaya giderek biz de yemek yedik. (Fark edilen bir duraksama). Bayanlar ve Baylar müvekkilim Harold ile birlikte öğle yemeği yedim. Kolları olmadığı için o ise bir köpek gibi tabağını yalayarak yemek zorunda kaldı. Başka bir sözüm yok. Teşekkür ederim.”

Avukat Moe Levine, New York Eyalet mahkemesi tarihindeki en büyük tazminat davalarından bir tanesini bu şekilde kazanmıştır.

Sunumlarda anlatacağınız sıra dışı hikayelerle siz de izleyenlere arzu ettiğiniz yönde kararlar aldırmak isterseniz Speakandmore Presentation & Storytelling Workshoplarına katılabilirsiniz.

Tarkan Karabel

Uzman Eğitmen

How to Become a Great Business Storyteller?

We tell stories to our coworkers and peers all the time to persuade them to support our projects, to explain to an employee how he might improve or to inspire a team that is facing challenges. It’s an essential skill, but what makes a compelling story in a business context? And how can you improve your ability to tell stories that persuade?

Current Situation

In our information saturated age, business leaders “won’t be heard unless they’re telling stories. Facts and figures and all the rational things that we think are important in the business world actually don’t stick in our minds at all. On the contrary, stories create sticky memories by attaching emotions to things that happen. That means leaders who can create and share good stories will have a powerful advantage over others. Fortunately, everyone has the ability to become a better storyteller. It can be taught and learned. Here’s how to use business storytelling to your benefit.

Start with a message 

Every storytelling exercise should begin by asking: Who is my audience and what will be the message? What do I want to share with them? Each decision about your story should flow from those questions. What is the core moral that I am trying to implant in my team? For instance, if your team is behaving as if the failure is not an option, you might decide to impart the message that failure is actually the brother of success. Or if you are trying to convince senior leaders to take a risk by supporting your project, you could convey that most companies are built on taking smart risks. First settle on your ultimate message; then you can figure out the best way to illustrate it.

Use your own experiences

The best business storytellers look to their own memories and life experiences for ways to illustrate their message. What events in your life make you believe in the idea you are trying to share? Think of a moment in which your own failures led to success in your career, or a lesson that a parent or mentor imparted. Any of these things can be interesting emotional entry points to a story. There may be a tendency not to want to share personal details at work, but anecdotes that illustrate struggle, failure, and barriers overcome are what make leaders appear authentic and accessible. The key is to show your vulnerability.

Don’t make yourself the hero

Don’t make yourself the star of your own story. A story about your  dream office or your achieved business contracts  is not going to move your employees. You can be a central figure but the ultimate focus should be on people, lessons you’ve learned or events you’ve witnessed. Whenever possible, you should endeavor to make the audience or employees the hero. It increases their engagement and willingness to buy in to your message.

One of the main reasons we listen to stories is to create a deeper belief in ourselves. But when the storyteller talks about how great they are, the audience shuts down automatically.  The more you celebrate your own decisions, the less likely your audience will connect with you and your message.

Focus on a struggle

A story without a challenge simply isn’t very interesting. Good storytellers understand that a story needs conflict. Is there a competitor that needs to be bested? A market challenge that needs to be overcome? A change-resistant industry that needs to be transformed? Don’t be afraid to suggest the road ahead will be difficult. We actually like to be told it’s going to be hard. Smart leaders tell employees: “This is going to be tough. But if we all pull together and hang in there, we’ll achieve something amazing in the end.”

A well-crafted story embedded with that kind of a rallying cry means you don’t have to demand change or effort. People will become your partners in change because they want to be part of the journey.

Simple is the best

Not every story you tell has to be a surprising. Some of the most successful and memorable stories are relatively simple and straightforward. Don’t let needless details to detract from your core message. Work from the principle that “less is more”. One of the biggest mistakes you can make is putting in too much detail. Don’t tell your audience what day of the week it was, for instance, or what shoes you were wearing if it doesn’t advance the story in an artful way. But transporting your audience with a few interesting, well-placed details like how you felt, the expression on a face, can help immerse your listeners and drive home your message.

Practice makes perfect

Storytelling is a real art form that requires repeated effort to get right. Practice with friends, loved ones, and trusted colleagues to hone your message into the most effective and efficient story. And remember that the rewards can be immense. Stories are the original viral tools. Once you tell a very compelling story, the first thing someone does is to think, “Who can I can tell this story to?”So, for the extra five minutes you spend encoding a leadership communication in a story, you’re going to see returns that last for months and maybe even years.

To join our business storytelling workshops, you can always contact us

İş Sunumlarında Hikaye Anlatmanın Sihiri

Konferans salonunda elli kişi oturmuş sizi bekliyor. Hepsi de bölümünüzde size bağlı çalışanlar. Onlara hitap etme vaktiniz geldi. Sahnenin ortasına kadar geliyor ve “Herkese merhaba!” diyorsunuz. Azim ve çalışkanlıkları için onlara teşekkür ediyor ve hemen bir hikaye anlatmaya girişiyorsunuz. Birden tüm hareketleriniz değişiyor. Hikayeyi anlatırken bir tiyatrocu gibi olayı yaşamaya başlıyorsunuz. İnsanlar sıkılmış bir şekilde birbirine bakıp sizi izliyor. Hikaye bittiğinde normal modunuza geri dönüyorsunuz. Herkesin aklında tek bir soru kalıyor: “Lider, biraz önce  sahnede ne yapmak istedi?”

Bunun gibi örneklere kariyerimizde birçok kere şahit olduk. Kesinlikle herkes için can sıkıcı bir durumdur. Sunum yapan insanların sıklıkla düştüğü hata, bir hikaye anlatırken onu dramatize etme ihtiyacı duymalarıdır. Sunumun akışının dışına çıkarak ve farklı bir vücut lisanı kullanarak hikayeyi anlatmalarıdır. Halbuki, etkileyici bir hikaye büyüleyicidir ve iyi hikayenin sunum içerisinde farkına varılması güçtür.

Hikaye Anlatma Sanatı

Başarılı iletişimciler topluluklarla bir sohbet havasında konuşurlar. Arkadaş ortamlarında yapılan keyifli sohbetlerdeki gibi, hikayeler ve konular arasındaki geçişler fark edilmez. Eğer, hikaye anlatımı konusunda eğitim almadıysanız bu geçişleri fark etmeniz mümkün olmaz.

Bir sunum eğitimimiz sırasında, gündelik hikayelerin öneminden ve günümüz iş liderlerinin bu hikayeleri iş dünyasındaki olayları tasvir ederken nasıl kullandığından bahsederken, katılımcılardan bir tanesi bu konuda anlatacak bir hikayesi olduğunu belirterek söz istedi. Kendisi bir ilaç firmasında bölüm yöneticisi olarak çalışmaktaydı. Bir gün ekibine bölümde yapılacak olan bütçe ve yetki kısıtlamaları hakkında açıklama yapmak zorunda kalır. Açıklaması bittiğinde çalışanlar isyan eder vaziyete gelir. Yapılanın yanlış olduğu, bu şekilde başarılı olmanın nasıl mümkün olacağı, diğer bölümlerde aynı miktarda neden kesinti olmadığı gibi sıkıntılı sorularla kendisini sıkıştırırlar. Ekip Yöneticisi, değişim için takım üyelerinin desteğini alamadığı için üzgün bir şekilde masasına geri döner.

Kısa bir süre sonra, şirket sahibinin de katıldığı bir toplantıda benzer bir konuşmayı şirket sahibinin daha geniş bir gruba nasıl yaptığını izler. Şirket Sahibi kısaca şunları söyler:  “Değerli Arkadaşlar, bir süredir evimin banyosunu yenilemek için uğraşıyorum. Geçenlerde, ben ve eşim mimarla masaya oturarak, hayalini kurduğumuz ve tarifini mimara verdiğimiz özel banyonun bütçesini konuşmaya başladık. Mimarın önümüze koyduğu fiyat teklifini görünce, sandalyeden düşüyorduk. İtiraf etmeliyim, çok hayal kırıklığı yaşadım. Bu bütçeyi sağlamamız mümkün değildi. İlk şoku atlattıktan sonra, eski banyomuzla yaşayabileceğimize karar verdik.”

Sonra da konuyu bölümlerde yaşanan bütçe ve yetki kesintilerine getirir: “Aslına bakarsanız, benzer bir durumla burada da karşı karşıyayız. Harcama bütçemiz kesintiye uğradı ama buna rağmen yılın başında belirlediğimiz şirket ciro hedeflerine nasıl ulaşacağımızın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Kolay olmayacağını çok iyi biliyorum ama sizlere güveniyorum.” Konuşmasını bitirdiğinde herkes başını onaylar şekilde sallar. Salondaki insanlarda bu durumla başa çıkabilmek için çelikten bir azim oluşur. Ekip Yöneticimiz gözlerine inanamaz.

İlginç olan durum, bu konuşmaya şahit olan ve bizimle paylaşan ekip yöneticisinin, şirket sahibinin o günkü konuşmada bir hikaye anlattığını bugüne kadar fark etmemiş olmasıdır. Speak & More Storyelling Workshop’u sırasında bunun bir hikaye anlatımı olduğunu görmüş ve hikayelerin öneminin farkına varmıştır. Yukarıdaki örnek, iyi bir hikayenin anlatım içerisinde nasıl görünmez olabildiğini bizlere gösterir.

Ses Tonu & Vücut Lisanı

Eğitimlerde her zaman bana soruyorlar: İyi bir hikaye anlatmanın en kolay yolu nedir diye. Bazı insanlar vucut lisanımız nasıl olmalı diye merak ediyor. Diğerleri çok mu monoton konuşuyoruz diye endişe ediyorlar.  Herkese aynı şeyi söylüyorum. Bu konu üzerinde aşırı kafa yormanıza gerek yoktur. Bir hikaye anlatırken “stand up” yapmak yerine onu gayet normal bir şekilde yaşarcasına anlatmalısınız. Bunu yaparken de el kol hareketlerinizde ve kullandığınız ses tonunda abartılı olmaktan kaçınmalısınız. İş ortamlarında kısa hikayelere odaklanmanın daha iyi olduğunu ifade etmek isterim. Basit, hayata dair, yaşanmışlıklar insanların aradığı yegâne dikkat çekicilerdir.

Eğitimlere katılanlara, anlatacak bir hikaye bulduklarında hemen bizimle paylaşmalarını ve bu hikayenin gerçek ve yaşanmış bir hikaye olduğuna inanarak anlatmalarını istiyoruz. Bu şekilde anlattıklarında duygu ve heyecanı izleyicilere geçirmelerini izlemek çok keyifli oluyor.  Hikayeyi anlatan insanların gözünde kıvılcımlar çakmaya ve sesleri değişmeye başlıyor, vücut hareketleri hikayeye uyumlu hale geliyor.

Sizi izleyenler, anlattıklarınızı gözlerinde canlandırdıklarında, duygu ve heyecan transferini gerçekleştirmeniz ve arzu ettiğiniz mesajı vermeniz mümkün oluyor. İyi hikayeler duyguları her zaman harekete geçirir. Asla unutmamanız gereken nokta, hikaye anlatmanın bir sahne performansı olmadığıdır. En iyisi doğal davranmak ve çok zorlamamaktır.

Başlarken Dikkat

Aslında, hikaye sözcüğü tek başına kullanıldığında iş hayatında hoş karşılanmamaktadır.  İş yapış tarzından hoşlanmadığımız kişilere: “Bize hikaye anlatıyor” dediğimiz zamanlar vardır.

Şirket Yöneticisinin kürsüye gelip, şimdi size bir hikaye anlatacağım diye başladığı örnekler sayısızdır. Eğer, izleyiciler arasında olsaydınız ne düşünür, ne hissederdiniz? Bunu katılımcılara sorduğumuzda: “Aman ben almayayım”diyorlar. Hissettiklerini bize şu şekilde ifade ediyorlar: “Hadi bakalım başlıyoruz gene hikayelere”, “Bizi çocuk gibi uyutma peşindeler”, “Hemen konuya gel de işimize bakalım”, “Gene neler çıkartacak şapkadan acaba”.

Şimdi aynı sahneyi yeniden hayal etmenizi istiyorum. Bu sefer, yönetici kürsüye geliyor ve konuşmasına şu şekilde başlıyor:  “Birkaç hafta önce çok önemli bir olay oldu. Bunu sizinle paylaşmak istiyorum. Bu durum işimizi doğrudan etkileyecektir.” Bunu duyduğunuz anda ne düşünürsünüz? Birçok kişi böyle bir girişi duyduğunda, hemen son durumu öğrenmek için sabırsızlanmaya başlar, lideri dinlemek için dikkat kesilir.

Her iki durumda da lider bir hikaye anlatacaktır. Fakat, ilkinde izleyiciler hikaye kelimesini duyduklarında konuya olan tüm dikkatlerini yitirirler. Buna sebep olan da hikaye sözünün bizlere negatif bir çağrışım yapmasıdır. Yetişkinler olarak bize hikaye anlatılmasından hoşlanmayız. İşin daha da kötüsü, şimdi güzel bir hikaye dinleyeceksiniz sözünden hiç ama hiç hoşlanmayız.

Gelişim programlarımıza katılan liderlere hikayeye girerken çok dikkatli olmaları gerektiğine sürekli vurgu yapıyoruz. Yaşanmış bir olayı, bir deneyimi anlatın diyoruz. Hikayenin içine atlarken bir zaman belirteci mutlaka kullanmalarını istiyoruz. Mesela: “Bir Ay evvel, Gebze Fabrika’ya gitmiştim…..” Unutmamanız gereken nokta, insanların hikaye dinlemeyi çok sevdiğidir. Onların beğenmediği şey, birazdan kendilerine hikaye anlatılacağının veya anlatılmakta olduğunun söylenmesidir.

Birçok İş Lideri hikaye anlatımına büyük önem vermekte ve kesinlikle doğru yapmaktadırlar. Lakin, bunu yaparken basit hatalar yaparak izleyicilerin dikkatini kaybetmemeli ve onları harekete geçirme fırsatını kaçırmamalıdırlar.

Çiğdem Karabel

Sunum Becerileri Uzmanı

Liderler için Hikaye Anlatmanın Önemi (Storytelling)

Stories
Başarılı Bir Hikaye Anlatıcısı Nasıl Olursunuz?

İş arkadaşlarımıza ve müşterilerimize hikayeler anlatırız. Sunduğumuz projeleri kabul etmelerini ve ikna olmalarını isteriz. Bir çalışanımızın kendisini belli bir alanda geliştirmesini bekleriz. Takımımızın zorluklar karşısında ilham alarak harekete geçmesini arzu ederiz. Tüm bu nedenlerle, insanları istediğimiz yönde harekete geçiren hikayeler anlatabilmek, iş dünyasında çok az sayıda liderde mevcut olan özel bir beceridir. Peki, iş dünyasında hikayeler anlatabilmemiz neden bir gereklilik haline gelmektedir? Ve ikna edici hikayeler nasıl oluşturulur?

Mevcut durum

Bilgiyle çevrelenmiş olduğumuz bu çağda, iş liderleri ilginç hikayeler anlatmadıkları sürece seslerini artık  duyuramayacaklardır. İş sonuçları, rakamlar ve tüm rasyonel bilgiler iş hayatı için önemli olabilir. Fakat, hiçbiri belleklerimizde kalıcı bir iz bırakmaz. Buna karşın, hikayeler zihnimizde kalıcı hatıralar bırakma gücüne sahiptir. Hikayeler, duyguları yaşanan olaylarla ilişkilendirir. Bu nedenle, iyi hikayeler üretebilen ve bunları insanlarla paylaşabilen liderler diğerlerine göre büyük bir avantaj elde edecektir.  Güzel haber ise, herkesin eğitim alarak daha iyi bir hikaye anlatıcısı olabileceğidir.

İş dünyasında hikayeler anlatmanın nasıl faydaya çevrilebileceğini aşağıda bulabilirsiniz:

Mesajla başlayın

Her hikaye hazırlığı şu soruyla başlamalıdır: “Dinleyicilerim kimdir ve benim onlara mesajım nedir?”; “Onlarla neyi paylaşmak istiyorum?”

Hikayeniz hakkında alacağınız her karar bu soruların süzgecinden geçmelidir.

“Takımımda oluşturmak istediğim ana değer nedir?” Örneğin, eğer takımınız başarısız olma ihtimalinin projelerinde mümkün olmadığını iddia ediyorsa, onlara başarının kardeşinin başarısızlık olduğunu anlatmanız gerekir. Ya da üst düzey yöneticilerinizi projenize destek vererek risk almaları yönünde iknaya çalışıyorsanız, birçok büyük şirketin zamanında akıllı riskler alarak bugüne geldiğini anlatabilirsiniz. Öncelikle, ana mesajınız üzerinde mutabık olmalısınız. Sonrasında onu nasıl tasvir edeceğinizi bulacaksınız.

Kendi deneyimlerinizden faydalanın

En iyi hikaye anlatıcıları kendi anılarından ve hayat deneyimlerinden yararlanırlar. Bu şekilde, mesajlarını tasvir ederler. Paylaşmak istediğiniz fikri, yaşadığınız hangi olayın en iyi şekilde ifade edeceğini araştırıp bulmalısınız. Başarısızlıklardan ders alarak başarıya ulaştığınız anları düşünün. Bir yakınınızın veya öğretmeninizin size verdiği bir hayat dersini hatırlayın. Bunlardan bir tanesi, hikayeye giriş için ilgi çekici bir kapı olabilir. Genellikle, iş ortamlarında kişisel bilgileri paylaşmama gibi bir yönelim olmakla birlikte, mücadeleleri, başarısızlıkları ve engelleri tasvir eden anekdotlar onu anlatan liderleri içten ve ulaşılabilir gösterir. Burada amaç, sizin de savunmasız anınızın olabildiğini dinleyicilere göstermektir.

Kendinizi kahraman olarak göstermeyin

Hikayenin yıldızı siz olmayın. Dev çalışma ofisinizi veya gerçekleştirdiğiniz milyonluk projeleri anlatmanız çalışanlarınızı harekete geçirmez. Hikayede merkezi bir noktada olabilirsiniz. Fakat gerçek odak diğer insanlar, aldığınız dersler veya yaşadığınız olaylar üzerine olmalıdır. Fırsatını bulduğunuz anda, sizi dinleyenleri veya çalışanlarınızı kahraman olarak göstermek için çaba sarf edin. Bu onların konuya olan adanmışlığını arttıracak ve verdiğiniz mesajı almalarını kolaylaştıracaktır.

Hikayeleri dinlemek istememizin nedenlerinden birisi de bir konu hakkında daha derin bir inanışa ulaşmak arzusudur. Lakin hikayeyi anlatan kendinden bahsetmeye başladığında dinleyiciler hemen onu takibi bırakmaktadırlar. Kendi kararlarınıza ne kadar çok vurgu yaparsanız, dinleyicileriniz sizinle o kadar az bağlantı kurmak isteyeceklerdir ve mesajınızı almakta zorlanacaklardır.

Mücadeleye odaklanın

İçinde mücadele olmayan bir hikaye hiç ilginç değildir. İyi hikaye anlatan liderler hikayede bir çatışma ve sürtüşme olması gerektiğinin farkındadır. Yenilmesi gereken bir rakip mi var? Pazarda yaşanan bir krizin üstesinden mi gelinmeli? Değişime direnen bir sanayi dönüşüm ihtiyacı içerisinde mi? Bu amaçla, gidilecek yolun çok zor olduğunu dinleyenlere ifade etmekten korkmayın. Aslında, insanlar sürecin zor olacağını duymaktan hoşlanırlar. Akıllı liderler çalışanlarına şunu söyler: “İşimiz çok zor olacak. Ama el birliğiyle çalışırsak ve dayanışma gösterirsek, hep birlikte harika bir noktaya ulaşacağınız.

Bu tarz bir çağrıyı içeren iyi hazırlanmış hikayeler anlattığınızda, insanlardan değişim için ilave çaba göstermelerini istemenize gerek kalmaz. Çünkü insanlar bu yola sizinle çıkmaya zaten hevesli olacaklardır.

 Basit olan güzeldir

Her anlattığınız hikaye bir sürprizle bitmek zorunda değildir. Bazı başarılı ve akılda kalıcı hikayeler nispeten basit ve konu odaklıdır.

Dikkati ana mesajınızdan uzaklaştıracak gereksiz detaylardan kaçının. “Az yeterlidir” prensibine göre çalışın. Yapabileceğiniz en büyük hata hikayeyi çok fazla detayla doldurmaktır.  Aylardan hangi gün olduğunu belirtmenize, hangi ayakkabıyı giydiğinizi söylemenize gerek yoktur. Bu gibi detaylar hikayedeki büyüyü bozar. Diğer taraftan, sizi dinleyenlerle paylaşacağınız o ana ait duygularınız veya yüz ifadenizin nasıl olduğunun tasviri, dinleyicilerin hikayenin içine tümüyle dalmalarına ve mesajı kolayca almalarına imkan verir.

 Pratik yaptıkça mükemmelleşirsiniz

Hikaye anlatımı mükemmele ulaşmak için sürekli tekrar gerektiren bir sanat biçimidir. Sevdiğiniz insanlarla, dostlarınızla veya güvendiğiniz iş arkadaşlarınızla tekrarlar yapmalısınız. Bu şekilde ustalaşır ve mesajınızı etkili ve verimli bir hikaye halinde sunmaya başlarsınız.

Unutmayın ki, bu provaların size ödülü çok büyük olacaktır.

Hikayeler orijinal bir sözel iletişim yöntemidir. “Vay canına!” dedirten bir hikaye anlattığınızda, onu dinleyen insanların ilk yapacağı iş, çıkışta bu güzel hikayeyi çevrelerinde ilk kime anlatacaklarını düşünmek olacaktır.  Bir lider olarak mesajınızı verirken hikaye anlatmak için harcayacağınız ilave beş dakika, aylar belki de yıllar sürecek getiriler elde etmenizi sağlayacaktır.

İş Sunumlarında Hikaye Anlatımına Geçiş Nasıl Yapılır

Business Storytelling eğitimi verirken artık bana çok doğal gelen hikaye geçişleri başkaları için zorlayıcı ve tuhaf gelebilmektedir.  Geçen hafta bir yöneticiye Business Storytelling Koçluğu verirken bunun bir benzerini yaşadım.  Satış Sunumu yaparken hikayenin nasıl kullanılacağını kendisine gösterirken beni hemen durdurdu ve bunu nasıl yaptığımı kendisine tekrar göstermemi istedi. Yaptığım şey aslında sıradan bir hareketti. Tam olarak neyi kastettiğini sorduğumda, hikayeye geçiş kısmını nasıl hissettirmeden yaptığımı tekrar etmemi istedi. Yeniden dinlemek ve pratik etmek istiyordu.

Güzel bir geçiş yapıldığında hikaye sunum içerisinde fark edilmez olmaktadır. Fark edilmez demekten kastım, bir konuda fikrinizi paylaştıktan sonra sizi izleyenlere dönüp, “Size şimdi bu konuyla ilgili bir hikaye anlatacağım” dememelisiniz. Onun yerine sadece konuşmanıza devam etmeli ve izleyicilerin konuya daha da dâhil olmasını sağlamalısınız. Hikâye geçişi sırasında ses tonunuzu değiştirmeden bunu yaparsanız, karşılıklı konuşma havasını korursunuz.

Profesyoneller iş hayatında paylaşılan düşüncelerle alakalı hikaye dinleme fikrinden çok hoşlanırlar. Bu fırsatın tadını çıkarmak isterler. Buna karşın, anlatacağınız hikayenin fikirle olan ilişkisini kurmadan hikayeye girerseniz, sizi dinleyenlerin keyfi kaçar ve odaklarını yitirirler. Bunun olmasını her halde kesinlikle istemezsiniz.

Paylaştığınız fikir ve hikaye arasında sadece bir veya iki adet ilgi kurma cümlesi bulunur. İlgi kuran cümlelerin nasıl olması gerektiği ve nasıl kolayca geçiş imkanı tanıdığını şimdi size göstermek isterim:

Farz edelim, kurumunuzdaki ödül sistemini çalışma arkadaşlarınızla tartışıyorsunuz. Toplantı sırasında bir yöneticiniz söz istiyor ve çalışanların kurum kültürünü daha fazla sahiplenmesi için ödül miktarlarının artmasını ve çeşitlendirilmesini öneriyor.

Siz de cevaben diyorsunuz ki, “Çalışanları çantada keklik tarzı ödüllerle motive etmekten uzak durmalı ve buna dikkat etmeliyiz. Zira, birçok kere bu açılımın ters teptiği görülmüştür.” Bu iki cümle sizin ilgi kurma cümlelerinizdir. Fikrinizi bu şekilde paylaşır sonra da hikayeye girişinizi yapabilirsiniz. Bu süreçte de hikaye sözcüğünü asla kullanmazsınız.

İşte size bir hikaye ile kombine edilmiş bir ilgi kurma cümlesi:

Elde edecekleri neredeyse garanti ödüllerle çalışanlarımızı motive etmekten kaçınmalıyız. Birçok kere bu açılımın ters teptiği görülmüştür.

70’li yıllarda Amerikalı araştırmacılar insanlarda ödül-performans ilişkisini test etmişler ve öğrencilerden bir bulmacayı çözmelerini istemişlerdir. Başlamadan önce öğrencilerin yarısına bulmacayı çözmeleri için para verilmiştir. Diğeri yarısına ise verilmemiştir.

Bulmacayı çözmesi için odaya alınan her bir öğrenci, çalışmasını tek başına bir süre yapmıştır. Birden odaya araştırmacı girmiş ve deneyin ikinci kısmı başlayacağından bu süre zarfında öğrencinin beklemesini isteyerek, odayı terk etmiştir. Gerçek psikoloji deneyi işte o an başlamıştır. Bir kamera odada yaşananları kaydeder.

Bulmaca çözmek için para alan öğrencilerden hiçbirisi beklerken bulmacaya el sürmez. Para almayan öğrenciler ise beklerken dahi bulmacayı kurcalamaya devam ederler. Araştırmanın sonuçlarına göre, önceden belli olan ve verilen ödüllerin insanlarda araştırmacı yönü baltaladığı ortaya çıkar.”

İlgi cümlesi kurmanın en kolay yolu kendinize sormaktır: “Hikâyemin dikkat çektiği temel nokta nedir?” Cevabını bulduğunuzda, hikayenizin ön sözünü buna göre ayarlarsınız. Pratik yaparak bunu doğal bir iletişim şekli haline getirebilirsiniz. Hikâyenizin ana mesajını bildiğinizde hikâye anlatımınız kolayca gelişecektir. Hikâyeleriniz kısa ve öz olacak ve hedefi on ikiden vuracaktır. En önemlisi de mesajlarla ilgi oluşturmadan hikaye anlatıp duran birisi olmayacaksınız.

Çiğdem Karabel

Sunum Becerileri Eğitmeni