WORKSHOP

How to Get the Most Out of Every Negotiation

 

How to Get the Most Out of Every Negotiation

Negotiation skill is a key for success in business and life. You may become a better negotiator by following some very simple rules.

When you’re in business, you negotiate every day of the week. While you may not be negotiating million-dollar deals with customers or vendors, chances are you’re negotiating all sorts of things-from a raise, to a flexible work schedule, to a plum assignment on a product development team.

Negotiation is a skill that gets better with practice. The more you negotiate, the more comfortable you’ll be and the better your skills. There are certain negotiation tips that can quickly move you from amateur to pro status. Give these a try the next time you find yourself in a negotiation, and you will exceed your expectations every time.

1.Listen to people 

Listening is the biggest and most important part of the negotiation. It’s what allows you to understand what’s going on in the other person’s head. Saying less and listening more puts you in a position of power during a negotiation because the other person is giving you more information than you’re giving them.

2. Never say ok to a proposal the first time you hear it

The fact is, most negotiators make an initial offer that is lower than the number that they are prepared to settle for. It’s just an expected part of the negotiation game. When someone makes an offer, think it over first and don’t be too desperate to accept it. If the offer doesn’t meet your needs, then make a counteroffer that does.

3. Conduct the negotiation at your site or at a neutral location

You put the other party at an advantage when you agree to conduct the negotiation at their offices. Try to schedule negotiations at your offices whenever possible. At worst case, pick a neutral location that evens the playing field.

4. Don’t be the first to name a price

Keep remembering. The first party to name a price is the one that ends up losing. Push the other party to do most of the talking and to reveal exactly what it is that they’re looking for and the outline of a possible deal.

5. Do deal only with decision makers

It’s a waste of your time to negotiate with people who don’t have the authority to agree to a deal. Whenever possible, push to negotiate with the person who is in the position to say “Yes.”

6. Don’t negotiate with yourself

When you make a proposal to another party, give them time to consider it and respond. Don’t be so impatient that you lower your price even before they have a chance to respond.

7. Be poker face

Some negotiations can get very heated; however, when you lose your cool, then you’re going to make mistakes. Not only that, but you reduce the chances of getting the deal that you want. Always be professional, and keep your emotions and temper in check.

8. Check body language cues 

The body language is a major variable when it comes to interpersonal communication. Subtle cues, like the excessive blinking of the eyes or an uncomfortable shift in a chair, can give you major insight into what’s going on in the other person’s mind and you can organize your next move.

9. Do say no

The most powerful word you can utter in any negotiation is “No.” If you’re not satisfied with a proposal, then don’t hesitate to use it.

10. Never be intimidated

Remember: The other party needs you as much as you need them. Refuse to be intimidated.

11. Do seek win-win outcomes

Every party in a negotiation should be a winner. When you’ve got a win-lose situation, the outcome is imbalanced, and long-term relationships will be damaged. Seek win-win outcomes that will build your business relationships, not destroy them.

Çiğdem Karabel

 

Etkileyici E-Posta Mesajları Nasıl Yazarsınız?

Her gün onlarca e-posta mesajı yazıyoruz ve her defasında daha iyisini, daha etkileyici olanını yazmak istiyoruz. Gönderdiğimiz e-posta mesajlarının iç ve dış müşterilerimizi etkilemesini, onları ikna etmesini ve ilham vermesini istiyoruz. Hatta, yazıya döktüğümüz fikir ve önerilerimizin bize hemen üst yönetim onayı veya satış getirmesini arzu ediyoruz.

E-posta mesajları her noktadan herkese kolayca ulaşmamıza ve kendimizi ifade etmemize imkan veriyor. Her yıl yüzlerce milyar e-posta insanlar arasında gidip geliyor. 2019 Yılına kadar e-posta mesaj adedinin 250 Milyar adede ulaşması bekleniyor. Bu demektir ki, sıra dışı bir şeyler yapmazsanız mesajlarınız bu e-posta bataklığında kaybolup gidecek, belki de okunmadan silinecektir.

E-posta mesajı yeni iş ilişkileri kurmak, mevcut olanları yönetmek ve iş anlaşmaları yapmak için çok faydalı bir araçtır. Bununla birlikte, iç ve dış müşterilerin dikkatini e-posta mesajlarınızda nasıl yakalayacağınızı bilmeniz gerekir.

Yeni işler alabilmek ve iş hedeflerimize ulaşabilmek için e-postayı saygın bir şekilde kullanmanız önemlidir. E-posta yoluyla insanlar üzerinde güçlü bir ilk izlenim sağlamanız mümkündür. Bunun için insanların posta kutularına bakışını ve size nasıl cevap verecekleri hakkında bir ön fikre sahip olmalısınız. Aksi takdirde, önemsediğiniz iş mesajınız bir spam seviyesinde değer görebilir, okunmadan kalabilir.

İşte size İngilizce veya Türkçe yazdığınız e-posta mesajlarınızda her zaman harika bir ilk izlenim yaratmak ve mesajlarınızı insanlara kolayca okutabilmek için üç önemli kural:

1. Merak uyandıran anlamlı ve yaratıcı yazı başlıkları kullanın

Bu ilk kuralın önemini anlatacak kelimeler yeterli olmaz. İnsanların bir mesajı okumadan önce ilk baktıkları şeylerden biri yazınızın başlığıdır. Ayrıca, gönderen kişinin isim ve soyadına da bakarlar. Yazının başlığı her şeyin belirleyicisidir. E-postanın okunmak için açılıp açılmayacağına başlık karar verdirir. Hedefi on ikiden vuran başlıklar merak uyandırır. Vasat başlıklar ise spam kategorisine düşme riski taşırlar. Hedef okuyucuya fayda sağlayan ve menfaatine yönelik hazırlanmış bir mesaj başlığı mesajı açtıracaktır. Mesajı okuyacak insanlar kazanma arzusuyla hemen harekete geçeceklerdir.

2. Cümlelerinizi ve yazınızı kısa tutun

Genellikle mesaj içerisinde üç kısa paragrafı aşmayın. İnsanların çok kısa bir dikkat kesilme süresi olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Mesajınızı 30 saniye içerisinde karşı tarafa vermeniz gerekmektedir. Hemen sadede gelin. Madde madde cümleler oluşturun. Sakız gibi çektikçe uzayan uzun cümlelerden kaçının. Etki ve tesiri azaltmadan kısa ve öz cümlelerle mesajınızı verin.

3. Güven verin & saygınlık sağlayın

İlk izlenim son izlenimdir. Bu nedenle, baştan güveni verebilmeniz size büyük avantaj sağlayacaktır. Mesajınız, paylaştığınız konuda uzman olduğunuz fikrini karşı tarafa vermelidir. Çünkü, hepimiz uzman görüşüne ihtiyaç duyarız ve bunu elde etmek isteriz. Yazınızın bitiminde okuyucuya için her zaman bir açık kapı bırakmanız önemlidir. “Bu konularda sorularınız olması durumunda, her zaman beni çekinmeden arayabilirsiniz. Size yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım. Saygılarımla” Bunun anlamı, sizinle çalışmaya her zaman hazırım demek olacaktır.

İş Dünyasında Hikayenin Gücü _Kitap

 

“Business Storytelling” eğitmenimiz Tarkan Karabel’in kitabı çıkmıştır!

Bir iş lideri olarak ekiplerinize ilham vermekte, onları heyecanlandırmakta ve hedeflediğiniz yönde harekete geçirmekte zorlanıyor musunuz?

Yaptığınız iş sunumları ve satış görüşmeleri hedefine ulaşmıyor mu?

Şirket içi toplantılarda ve seminerlerde sizi dinleyenler üzerinde yeterli tesiri bırakamıyor musunuz?

Öyleyse size güzel bir haberimiz var. Göz gezdirdiğiniz bu kitap hikâyelerin gizemli gücünden faydalanarak iş dünyasında hedeflerinize ulaşmanız, çalışanlarınızın ve müşterilerinizin hayranlığını kazanabilmeniz için size rehber olacaktır.

Bu e-kitapta anlatılan teknikleri uygulamaya ve hikâyelerinizi anlatmaya başladığınızda, iletişim becerilerinizle zirveye ulaşacak ve tutulamaz bir güç haline geleceksiniz.

Hikâye anlatmanın sihirli dünyasında size rehberlik etmek için biz hazırız. Siz de hazır mısınız?

“İş Dünyasında Hikayenin Gücü” iki yıl süren kapsamlı araştırma ve birçok uykusuz gece sonunda ortaya çıkmıştır. Bir iş lideri olarak iletişim becerilerinizi geliştirmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.

İÇİNDEKİLER

  1. İş amaçlı hikâye anlatıcılığı nedir? Neden anlatılmalıdır?
  2. İş amaçlı hikâye anlatmanın önemi
  3. Hikâyelerinizi oluşturun
  4. Farklı hikâye biçimleri
  5. Hikâyeler nasıl dikkat çeker?
  6. Hikâyeleri oluşturan yapı taşları
  7. Hikâyeleriniz göz kamaştırsın
  8. Hikâyelerinizi prova etmek ve sunmak
  9. Hikâyelerinizi ortaya çıkarın ve paylaşın
  10. Şimdi sıra sizde

Business Storytelling For Leaders

Are you ready to build engagement, inspire people to take action and deliver results?

Benefits of Business Storytelling
  • Build strong relationship with existing and potential clients, customers and employees
  • Communicate effectively with everyone around you
  • Influence and inspire others to take action
  • Engage  clients, customers, employees
  • Illustrate your points and sell your services, ideas or products
  • Motivate and influence your team
  • Deliver your main points in a presentation
Workshop Content Overview
  • What is business storytelling and its importance?
  • Business storytelling styles
  • Crafting your stories
  • Making your stories shine
  • Practicing and delivering stories
  • Secret storytelling business
  • Getting your stories out there
  • Implementing storytelling into your organization
  • Giving it a go
Target Audience

Leaders who need to Influence and inspire others to take action during presentation or meetings.

Language

Workshop is being conducted in English or Turkish.

Training Duration

1 Day

Details

For further details please contact us.

 

 

 

 

Hızlı Koşmak

 

Afrika’da her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa aç kalıp yok olacağını bilir. Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini, yoksa yem olup yok olacağını bilir.

Bunu sizinle paylaşıyorum çünkü bu bana iş hayatında her gün yaşadığımız mücadeleleri hatırlatıyor. Aslan ya da ceylan olmak fark etmez. Yeter ki her sabah kalktığımızda daha hızlı koşmamız gerektiğini bilelim.

Çiğdem Karabel

İş Hayatında Hikaye Anlatmanın Gücü

Bir sunum yaparken hikayeler anlatmak çok başarılı birer dikkat çekicidir. Aslında hikayeler öyle etkileyicidir ki; her sunumun olmazsa olmazlarındandır. Mesajınızın iletimi çeşitli şekillerde yüz yüze iletişimi içeriyorsa, dinleyicilerinizi etkilemek için hikayeleri stratejik birer silah gibi kullanabilirsiniz.

Hikayeler, büyük resmi ve kazanç kanıtlarını gösterebilmeniz ya da itirazlarla başa çıkabilmeniz için kullanılmalıdır. Aslında en iyi mesajlar, baştan sona ilgi uyandırıcı olan bir hikayeyi atlatanlardır.

Hikayenin Gücü

Peki, hikaye anlatmak gibi zararsız bir hareket nasıl olur da dinleyicileriniz üzerinde böylesi inanılmaz etkiler bırakabilmektedir? Bizler yetişkin ve rasyonel insanlarız fakat bir film izlediğimizde üzüntü ya da korku hissedebiliriz ve hatta kendimizi daha da kaptırabilir ve gözyaşlarına boğulabiliriz. Bunun aslında kurgu olduğunu biliriz. Kahramanlar gerçekten ölmemiştir; o küçük çocuk anne ve babasını kaybetmemiştir, ama yine de ağlarız.

Beynimizin rasyonel kavramlarla ilgili bölümü gerçekte bir şey olmadığının farkında iken gerçek patron olan eski beyin, ilkel seviyedeki zekasıyla gerçeklik ve iyi anlatılmış bir hikaye arasındaki farkı ayırt edememektedir. Bu nedenle, beynimiz gözlerimizin yaşla dolmasına yol açan bir hormon selini salıvermektedir.

İyi hikayeler beyin ve bilinçaltımız üzerinde herhangi bir rasyonel durumdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, mutlaka hikayeler anlatın!  İyi hikayeler bir kavramı görsel ve somut hale getirir. Hikayeler, dikkat çekip duyguları canlandırmak için çok güçlü bir yoldur. Dinleyicilerin fayda bulduğu noktaların altını çizerek, yol gösterirler. İtiraz veya karşı koyma olmaksızın mesajınızı onlara ulaştırmanıza yardımcı olurlar.

Anlamlı ve iyi anlatılmış bir hikayeye paha biçilemez.  Öyleyse sunumlarda neden çok az hikayeyle karşılaşıyoruz? Gerçek sorun şu ki; kimse gerçekten nasıl hikaye anlatacağını bilmiyor. Ne yazık ki hikaye anlatmak iş dünyasındaki birçok kişinin eğitimini almadığı bir sanattır. İyi haberse, hikaye anlatma becerisinin eğitimle kolayca geliştirilebileceğidir. PowerPoint sunumunuzun iyi bir mesaj verdiğine inanabilirsiniz. Fakat gerçek şu dur ki; sunumunuz aslında dinleyicilerinizi mutlu etmekten uzak sıradan sarı sayfalara benzemektedir.

Heyecan Verici Bir Hikaye Nasıl Oluşturulur

Bir sunum içerisinde iyi bir hikaye oluşturmak ve izleyicileri etkiniz altına almak için aşağıdakileri yapmanız gerekir:

  1. Anlattıklarınızın gerçekte olduğuna beyni inandıracak; görsel ve işitsel bileşenleri kullanarak duygusal etkilerle dolu bir dünya yaratın.
  2. Anlattığınız hikayeyle karşınızdaki kişilerin dünyasını açık bir şekilde bağdaştırın: Hikayenizi neden önemsesinler?
  3. Hikayenizin bir amacı olduğuna ve dinleyicilerle bir bağlantı kurduğuna emin olun. Bağlantıyı kurma işini onlara bırakmayın. Amacı olmayan bir hikaye, anlaşılmayan bir şaka gibidir. Boşa zaman harcamaktır.
  4. Hikaye kişisel olsun. “Bir kadın iş görüşmesine gitti” demeyin. “Lale iş görüşmesine gitti” deyin.
  5. Hikayenizin başkahramanı siz olmayın. Kendinizi abartılı anlatmaya başladığınızda insanların dikkatini kaybedeceğinizi bilin.
  6. Hikayenize tutku katın. Hikayeyi gerçekten yaşadığınızı ya da tecrübe ettiğinizi kanıtlayacak detaylar ekleyin. İnsanların beynini etkileyecek ve onların kendilerine hikayede bir yer bulmalarına yardımcı olacak duygusal izlenimler yaratın.
Başarı Faktörleri 

Hikayenizin vurucu etkisi iki faktöre bağlıdır:

  1. İçeriğiniz
  2. Onu nasıl sunduğunuz

Dinleyicilerinizi etkileyip çok geç olmadan hemen bugün arzu ettiğiniz yönde harekete geçmelerini sağlamak istiyorsanız, her iki alanda da kendinizi mükemmelleştirmelisiniz. Onların olayı gözlerinde canlandırmaları ve empati kurmalarını sağladığınızda; dinleyicileriniz üzerinde maksimum etki yaratmanız mümkün olur.

Zamanının en iyi Avukatlarından olan Moe Levine hikaye anlatımında, Hakimler ve Jüri üyelerinin kendi müvekkillerine empati göstermesini sağlamada gelişmiş bir beceriye sahipti.

Bir trafik kazasında her iki kolunu da kaybeden bir müvekkilli için tazminat davasının duruşmasında, Levine, mahkemeyi ve jüriyi çok şaşırtan bir şey yaptı. Uzun kapanış konuşmalarına alışık olan mahkeme üyelerini kısa ve duygusal olan yıkıcı bir görüntüyle baş başa bıraktı:

“Bildiğiniz gibi, yaklaşık bir saat önce öğle yemeği arası verdik. Mübaşir’in gelip sizi bir grup olarak, jüri odasında hazırlanan yemeğe götürdüğünü gördüm. Savunma Avukatı Mr. Horowitz’in müvekkiliyle birlikte öğle yemeğine gittiğini de gördüm. Ben de tabi ki kendi müvekkilime dönerek “Neden birlikte bir şeyler yemiyoruz?” diye ona sordum. Cadde’nin karşısındaki küçük lokantaya giderek biz de yemek yedik. (Fark edilen bir duraksama). Bayanlar ve Baylar müvekkilim Harold ile birlikte öğle yemeği yedim. Kolları olmadığı için o ise bir köpek gibi tabağını yalayarak yemek zorunda kaldı. Başka bir sözüm yok. Teşekkür ederim.”

Avukat Moe Levine, New York Eyalet mahkemesi tarihindeki en büyük tazminat davalarından bir tanesini bu şekilde kazanmıştır.

Tarkan Karabel

Uzman Eğitmen

Usta Bir Konuşmacı Olmanız için 28 Etkili Yöntem

Üst düzey yöneticiler topluluğa hitaben yaptıkları konuşmalarda hedefledikleri grupları etkilemek için aşağıda belirtilen yirmi sekiz adet yöntemi uygulamakta. Acaba, siz bu tekniklerin kaçını kullanıyorsunuz?

Endişe etmenize gerek yok! İyi bir konuşmacı olabilmek için çok sıkıntı çekmek zorunda değilsiniz. Her beceride olduğu gibi burada da kendinizi geliştirebilir ve ustalaşabilirsiniz. Tek yapmanız gereken iyi bir eğitim alarak bolca pratik yapmanız olacaktır.

İşte size, usta bir konuşmacı olmanız için kullanmanız gereken yirmi sekiz etkili yöntem:

  1. İzleyicilerinizi tanıyın. Sizi izleyenlerin kimler olduğunu ve konuşmanızdan neler beklediklerini bilirseniz, hangi konuyu onlarla paylaşacağınızı iyi seçebilir ve insanların istediklerini onlara kolayca verebilirsiniz.
  2. Konuyu doğru belirleyin. Konuşma yapacağınız konuyu seçme özgürlüğünüz varsa, konunun zamanlamasına ve ortama uygunluğuna dikkat etmelisiniz. Konuya ne kadar hâkim olduğunuzu ve izleyicilerin ilgisini de göz önünde bulundurun.
  3. Pratik yaparsanız çok geliştirirsiniz. Her türlü sunumda göz kamaştıran bir duruş sergilemeniz, akıcı ve doğal bir konuşmaya sahip olmanız için çok sayıda prova yapmalısınız. Güçlü konuşmacılar sayısız prova yaparak, kendilerini o ana hazırlarlar.
  4. Odaklanın. Paylaşmak istediğiniz noktalara odaklanın. Konuşma sırasında hedeflediğiniz bu noktaları izleyicilerinizin dikkatine sunun.
  5. Konuşmayı bir yolculuk olarak görmelisiniz. İçeriğinizi hazırlayın, izleyicilerinizi hazırlayın ve sizi dinlerken nereye gitmek istiyorlarsa, onları oraya doğru yönlendirin, liderlik edin.
  6. Dikkatlerini elde edin. Konuşmanıza vurucu bir girişle başlayın. Bu aynı zamanda, mizahi bir yön göstermek için en uygun zamandır. İzleyicilerle göz teması kurun. İzleyicilerin baştan sona sizi görebildiklerinden emin olun.
  7. Güçlendirin ve enerji verin. İzleyicileriniz sizi takip edecektir. Bu nedenle konuşmanız sırasında tutkulu olun, enerji yayın. Söylediklerinizi enerji dolu bir şekilde karşı tarafa geçiremezseniz, izleyicilerinizi heyecanlandıramazsınız.
  8. Saygı Duyun. Sizi izleyenlere saygı duyun. Kaba olmayın ve düşmanca bir tavırla konuşmayın. Her sözünüzde sizi dinleyenlere saygı gösterdiğinizi onlara hissettirin.
  9. Yaşanmış bir olay anlatın. İyi konuşmacılar iyi hikaye anlatıcılarıdır. İzleyenler sizden onlara ders vermenizi istemezler. Harekete geçmek için ilham almak isterler. Öylesine anlatmalısınız ki, izleyiciler anlattığınız hikâyeyi yaşıyormuşçasına sizi dinlemelidir.
  10. Tiyatro yapmayın. Konuşma yapmak rol kesmek değildir! Sahneye önemli bir konuyu izleyicilerin dikkatine sunmak için çıkıyorsunuz. Yapay hareketler ve davranışlar izleyenlerin sizinle aralarına mesafe koymalarına sebep olur. Antipati yaratır.
  11. İnce ayar yapın. Ses tonunuzu ayarlayın. Bu şekilde izleyicilerin sizi takip etmesini kolaylaştırın. Ses tonunu yükseltip, indirerek insanların dikkatlerini üzerinizde tutun.
  12. Vücut lisanınıza dikkat edin. Kendinden emin duruşunuzu koruyun. Omuzlarınız dik ve göz temasınız salondaki izleyici gruplarıyla olsun.
  13. Nefes almayı unutmayın. Önemli fikirleri paylaşmadan önce ve paylaştıktan sonra bir duraklayın. Size çok uzunmuş gibi gelecek sessizlikten korkmayın. İyi bir duraklama, dinleyenlerin anlattıklarınızı tam olarak algılamalarını sağlar.
  14. Göz teması kurun. Gözünüzü sadece bir noktaya dikmeyin. Etrafa bakın ve sizi izleyenleri tarayın. Değişik noktalarda bulunan insanlarla kısa göz temasları kurun.
  15. Görsel malzemeleri akıllıca kullanın. Mesajınızı destekleyen görseller kullanın. Fakat görsellerin hikâyenizin yerini almasına izin vermeyin. Bir slaydı izleyenlere sakın okumayın.
  16. Özgüvenli bir duruş sergileyin. Sinirli ve kendini beğenmiş bir duruş sergilemekten kaçının. Gerekiyorsa maske takmış biri gibi davranın. Kendinize olan güveni izleyenlere gösterin.
  17. Kendiniz olun. Sakın başkalarını taklit etmeyin veya olduğunuzdan daha iyi biriymiş gibi davranmayın. Her yerde nasılsanız, sahnede de öyle olun.
  18. Övünmeyin. Uzmanlığınızı ifade etmek ve izleyenleri harekete geçirecek yaşanmış hikâyeler anlatmak çok etkilidir. Bununla beraber, alçakgönüllülük size övünmekten daha fazlasını kazandırır. Kendiniz hakkında bilgi verirken asla övünme tuzağına düşmeyin.
  19. Kalpten konuşun. Dostlarınızla konuşurcasına kendinizi kalpten ifade edin. Samimi, özgün ve olumlu olun.
  20. Kırılganlık gösterin. İnsan olduğunuzu, sizin de zayıf yönleriniz olduğunu izleyenlerin görmesini sağlayın. İnsanlar sizin de hata yapabildiğinizi gördüklerinde size bağlanmaları daha güçlü olacaktır.
  21. Baskın çıkmayın. Sohbet havasında konuşun, onlara hitap ederken “Ben ne dersem o olur” hissi uyandırmayın.
  22. Anlamlı konuşun. Kısa ve basit cümleler kurun. Acele etmeyin, yavaş ve akıcı bir şekilde konuşun.
  23. Tadında bırakın. İnsanlar saatlerine bakmaya ve yerlerinde duramamaya başlamadan önce konuşmanızı tamamlayın.
  24. Güçlü kapatın. Konuşmayı vurucu ve etkileyici bir noktayla kapatın. Etkileyici bir açılış ve kapanışın en önemli unsurlar olduğunu hatırlayın.
  25. Ulaşılabilir olun. Konuşmanızı tamamladıktan sonra ulaşılabilir olun. Bu şekilde insanlar akıllarındakileri sizinle paylaşabilirler. Böylece, sizi ve fikirlerinizi daha çok sahiplenirler.
  26. Akılda kalın. Ortalama bir konuşmacı veya iyi bir konuşmacı olmanız hak ettiğiniz ilgiyi size sağlamayacaktır. Bu amaçla, akılda kalıcı olmak için çok çalışın. İnsanların kalplerinde ve beyinlerinde yer edinmek için her şeyi yapın.
  27. Geribildirim isteyin. İnsanlardan size samimi geri bildirimler vermelerini isteyin. Prova sırasında ve konuşmadan sonra bu geribildirimleri talep edin. Bu şekilde güçlü yönlerinizi ve gelişime açık yönlerinizi görebilirsiniz ve buna göre konuşmalarınızı geliştirebilirsiniz.
  28. Dinleyin ve öğrenin. Diğer konuşmacıların ve uzmanların seminerlerde ve toplantılarda nasıl performans çıkardıklarını izleyin ve güçlü yönlerine dikkat edin.

 

Poor Writing Skills Are Costing Businesses Billions

More and more businesses are requiring employees to take remedial writing training

Communication is an essential skill for any business, but what’s shocking is how much time and money businesses are spending each year to bring employees up to a basic proficiency level. Writing seems to be one of the skills requiring the most remedial training.

College training: writing gaps persist

It appears that even a college degree doesn’t save businesses from the effects of poor writing skills.

How can businesses spot weak writers early on in a modern workplace that requires employees to send daily emails, write reports, and present at meetings?

Spotting weak writing skills and training employees

Employers are already being proactive about weeding out poor writers from the hiring process.

One of the first places  poor writing skills can be spotted is within the resume and cover letter. For those who do make the cut, some employers are asking potential hires to complete a writing exercise during the interview process to evaluate writing skills before an offer is made.

For current employees whose writing skills need work, training still seems to be the answer. While expensive, most companies can’t afford writing errors that might cost them business in the long-run.

İş Sunumlarınızı Benzersiz Kılmanız İçin 10 Etkili Yöntem

Presentation - Kopya3

Toplantılarda, seminerlerde veya açılışlarda yaptığınız her iş sunumu kariyeriniz için kritik öneme sahiptir. Kişisel markanızın toplum tarafından doğru algılanması, vermek istediğiniz fikir ve ilhamın hedef kitleniz tarafından kolayca alınabilmesi için sunum becerilerinizi geliştirmeniz önemlidir. Bu şekilde, aranan saygın bir profesyonel haline gelirsiniz.

Bugüne kadar yüzlerce profesyonelle yaptığımız sunum becerileri gelişim seanslarında profesyonellerin en fazla sıkıntı duyduğu ortak noktaları tek tek tespit ettik. Yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırmak ve iş sunumlarında benzersiz olabilmek için 10 etkili yöntemi aşağıda sizinle paylaşıyorum.

  1. İzleyicileriniz hakkında araştırma yapın. Sizi izleyecek olan insanları etkilemek istiyorsanız, neleri önemsediklerini, nelerin onları motive ettiğini bilmeniz gerekir.
  2. Muhalif fikirlere yer verin. Sizi izleyenlerin fikirlerinizi eleştirmesine olanak sağlayın. Düşüncelerinizi nasıl tartışabileceklerini sunum içerisinde açıklayın. Muhalif fikirleri dikkate almamak onların yok olacağı anlamına gelmez. İzleyicilerin akıllarının bir köşesinde hep var olacaklardır.
  3. İyi bir hikaye ile başlayın. Açılış hikayeniz herkesi kendine çekebilmeli ve insanların gözünde canlanmalıdır.
  4. Ana mesajınızı 3 defa tekrarlayın. Tekrar hipnotiktir. İnsanların bilinçaltının arzu ettiğiniz yönde tepki vermesini istiyorsanız, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinde mesajınızı tekrar edin.
  5. Defalarca prova edin. Konunun bütününde neleri söyleyeceğinizi biliyorsanız, kelimeleri unutmanıza veya düşüncelerinizin doğru bir sırada gelmeyeceğinden endişe etmenize neden yoktur. Yüksek sesle yapacağınız tekrarlar, düşünce katarlarınızı sıraya koyacak ve kulağa garip gelecek telaffuz hatalarını önceden tespit etmenizi ve düzeltmenizi sağlayacaktır. Sizi dinleyenler düzenli ve içeriklerin birbiriyle uyumlu olduğu güzel bir sunuşun keyfini çıkaracaklardır.
  6. Ezberleyin. Okuma notlarıyla sunum yapmaya çalışan birini gördüğünüzde dinleyiciler ile iletişimi zayıf ve göz teması sürekli kopan bir kişiyi de görürsünüz. Bu durum konuşmacının kendine olan güvenini de sarsar. Her kelimeyi ezberlemek zorunda değilsiniz. Sadece ana konularda akıcı olun ve bunları destekleyen örnekler kullanın.
  7. Göz teması. Karşınızdaki insanın gözlerinin içine bakmıyorsanız onu ikna edemezsiniz. Salondaki herkesin gözüyle temas kurabilmek için salonu bakışlarınızla tarayın.
  8. İyi bir kapanış hikayeniz olsun. Vermek istediğiniz mesajı destekleyen, insanların gözlerinde canlandırmasını sağlayan bir hikayeniz olmalıdır. Kapanışta kısa ve öz olan hikayeler tercih sebebidir. Özgün bir hikayeyi kısaca anlatmanız sizi izleyenlere büyük keyif verecektir. Kapanış hikayenizin beyinden çok kalplere seslenmesi mesajınızın daima hatırlanmasını sağlayacaktır.
  9. Madde madde yazıları insanlara göstermeyin. Çünkü sıkıcıdır. Tweet mesajı gibi kısa cümleleri maddeleştirmek yerine konuyla ilgili görselleri izleyicilerle paylaşın.
  10. Jestlerden destek alın. Kollarınızı vücudunuzun iki yanında birleştirerek sunum yapmanız doğal görünmeyecektir. İzleyenler sizi sinirli ve sıkıntılı olarak algılayacaklardır. İnsanlara güzel hikayeler ve yaşanmışlıklar anlattığınızı unutmayın. El ve kol hareketlerinizi anlattığınız konuyla uyumlu şekilde yönetin. “Küçük” kelimesini telaffuz ederken, elinizin baş ve işaret parmağı arasındaki kısa mesafeyi izleyicilere gösterin. “Büyük” kelimesini ifade ederken, iki elinizi yukarı kaldırın ve havada büyük bir daire çizerek aşağıda ellerinizi kenetleyin.

İş Sunumlarında Hikaye Anlatmanın Gücü (Storytelling)

Bir sunum yaparken hikayeler anlatmak çok başarılı birer dikkat çekicidir. Aslında hikayeler öyle etkileyicidir ki; her sunumun olmazsa olmazlarındandır. Mesajınızın iletimi çeşitli şekillerde yüz yüze iletişimi içeriyorsa, dinleyicilerinizi etkilemek için hikayeleri stratejik birer silah gibi kullanabilirsiniz.

Hikayeler, büyük resmi ve kazanç kanıtlarını gösterebilmeniz ya da itirazlarla başa çıkabilmeniz için kullanılmalıdır. Aslında en iyi mesajlar, baştan sona ilgi uyandırıcı olan bir hikayeyi atlatanlardır.

Hikayenin Gücü

Peki, hikaye anlatmak gibi zararsız bir hareket nasıl olur da dinleyicileriniz üzerinde böylesi inanılmaz etkiler bırakabilmektedir? Bizler yetişkin ve rasyonel insanlarız fakat bir film izlediğimizde üzüntü ya da korku hissedebiliriz ve hatta kendimizi daha da kaptırabilir ve gözyaşlarına boğulabiliriz. Bunun aslında kurgu olduğunu biliriz. Kahramanlar gerçekten ölmemiştir; o küçük çocuk anne ve babasını kaybetmemiştir, ama yine de ağlarız.

Beynimizin rasyonel kavramlarla ilgili bölümü gerçekte bir şey olmadığının farkında iken gerçek patron olan eski beyin, ilkel seviyedeki zekasıyla gerçeklik ve iyi anlatılmış bir hikaye arasındaki farkı ayırt edememektedir. Bu nedenle, beynimiz gözlerimizin yaşla dolmasına yol açan bir hormon selini salıvermektedir.

İyi hikayeler beyin ve bilinçaltımız üzerinde herhangi bir rasyonel durumdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, mutlaka hikayeler anlatın!  İyi hikayeler bir kavramı görsel ve somut hale getirir. Hikayeler, dikkat çekip duyguları canlandırmak için çok güçlü bir yoldur. Dinleyicilerin fayda bulduğu noktaların altını çizerek, yol gösterirler. İtiraz veya karşı koyma olmaksızın mesajınızı onlara ulaştırmanıza yardımcı olurlar.

Anlamlı ve iyi anlatılmış bir hikayeye paha biçilemez.  Öyleyse sunumlarda neden çok az hikayeyle karşılaşıyoruz? Gerçek sorun şu ki; kimse gerçekten nasıl hikaye anlatacağını bilmiyor. Ne yazık ki hikaye anlatmak iş dünyasındaki birçok kişinin eğitimini almadığı bir sanattır. İyi haberse, hikaye anlatma becerisinin eğitimle kolayca geliştirilebileceğidir. PowerPoint sunumunuzun iyi bir mesaj verdiğine inanabilirsiniz. Fakat gerçek şu dur ki; sunumunuz aslında dinleyicilerinizi mutlu etmekten uzak sıradan sarı sayfalara benzemektedir.

Heyecan Verici Bir Hikaye Nasıl Oluşturulur

Bir sunum içerisinde iyi bir hikaye oluşturmak ve izleyicileri etkiniz altına almak için aşağıdakileri yapmanız gerekir:

  1. Anlattıklarınızın gerçekte olduğuna beyni inandıracak; görsel ve işitsel bileşenleri kullanarak duygusal etkilerle dolu bir dünya yaratın.
  2. Anlattığınız hikayeyle karşınızdaki kişilerin dünyasını açık bir şekilde bağdaştırın: Hikayenizi neden önemsesinler?
  3. Hikayenizin bir amacı olduğuna ve dinleyicilerle bir bağlantı kurduğuna emin olun. Bağlantıyı kurma işini onlara bırakmayın. Amacı olmayan bir hikaye, anlaşılmayan bir şaka gibidir. Boşa zaman harcamaktır.
  4. Hikaye kişisel olsun. “Bir kadın iş görüşmesine gitti” demeyin. “Lale iş görüşmesine gitti” deyin.
  5. Hikayenizin başkahramanı siz olmayın. Kendinizi abartılı anlatmaya başladığınızda insanların dikkatini kaybedeceğinizi bilin.
  6. Hikayenize tutku katın. Hikayeyi gerçekten yaşadığınızı ya da tecrübe ettiğinizi kanıtlayacak detaylar ekleyin. İnsanların beynini etkileyecek ve onların kendilerine hikayede bir yer bulmalarına yardımcı olacak duygusal izlenimler yaratın.
Başarı Faktörleri 

Hikayenizin vurucu etkisi iki faktöre bağlıdır:

  1. İçeriğiniz
  2. Onu nasıl sunduğunuz

Dinleyicilerinizi etkileyip çok geç olmadan hemen bugün arzu ettiğiniz yönde harekete geçmelerini sağlamak istiyorsanız, her iki alanda da kendinizi mükemmelleştirmelisiniz. Onların olayı gözlerinde canlandırmaları ve empati kurmalarını sağladığınızda; dinleyicileriniz üzerinde maksimum etki yaratmanız mümkün olur.

Zamanının en iyi Avukatlarından olan Moe Levine hikaye anlatımında, Hakimler ve Jüri üyelerinin kendi müvekkillerine empati göstermesini sağlamada gelişmiş bir beceriye sahipti.

Bir trafik kazasında her iki kolunu da kaybeden bir müvekkilli için tazminat davasının duruşmasında, Levine, mahkemeyi ve jüriyi çok şaşırtan bir şey yaptı. Uzun kapanış konuşmalarına alışık olan mahkeme üyelerini kısa ve duygusal olan yıkıcı bir görüntüyle baş başa bıraktı:

“Bildiğiniz gibi, yaklaşık bir saat önce öğle yemeği arası verdik. Mübaşir’in gelip sizi bir grup olarak, jüri odasında hazırlanan yemeğe götürdüğünü gördüm. Savunma Avukatı Mr. Horowitz’in müvekkiliyle birlikte öğle yemeğine gittiğini de gördüm. Ben de tabi ki kendi müvekkilime dönerek “Neden birlikte bir şeyler yemiyoruz?” diye ona sordum. Cadde’nin karşısındaki küçük lokantaya giderek biz de yemek yedik. (Fark edilen bir duraksama). Bayanlar ve Baylar müvekkilim Harold ile birlikte öğle yemeği yedim. Kolları olmadığı için o ise bir köpek gibi tabağını yalayarak yemek zorunda kaldı. Başka bir sözüm yok. Teşekkür ederim.”

Avukat Moe Levine, New York Eyalet mahkemesi tarihindeki en büyük tazminat davalarından bir tanesini bu şekilde kazanmıştır.

Sunumlarda anlatacağınız sıra dışı hikayelerle siz de izleyenlere arzu ettiğiniz yönde kararlar aldırmak isterseniz Speakandmore Presentation & Storytelling Workshoplarına katılabilirsiniz.

Tarkan Karabel

Uzman Eğitmen